şarkılardan çıkıp geldi bir esmer ansızın
koyu renk gözleri çıldırasıya hüzünlü
bir esmer geldi pencerelerden, kapılardan
bir esmer geldi kokularla, baygın
dökülmüş bir kadeh gibi
kopmuş bir gerdanlık gibi
bir esmer geldi
darmadağın
bir esmer geldi diyorum size
tüy tüy
ışıl ışıl
kapkara saçları alnına düşmüş
öylesine öpülesi dudakları
öylesine alımlı
öylesine aşka çağıran
şarkılardan, masallardan, romanlardan
beste beste
satır satır
bir esmer geldi duman duman
esmeri hüzzam makamında seviyorum
bir kemanın telleri inliyor içimde
bir kadın ut çalıp şarkı söylüyor
sevdalı sesiyle, çok dokunaklı
esmerle gözgöze geliyoruz
ben ürpertiler içinde tutkun, ışımış
oysa korkulu düşler içinde ağlamaklı
bir sigara yakıyorum
parmaklarımı yakıyorum
al sana işte gördün mü
mazot döküp denizlerini de yakıyorum istanbul'un
demek ki ben kundakçının biriyim diyorum
esmerde bir telaş bir heyecan
onun bu haline bitiyorum
şimdi hep gölgedeyim gölgede
bir esmer gölgede
ellerimizle gözlerimizle hüzzam yaşamaktayız
sırtımızda kamçılar şaklıyor vahşi, keskin
alabildiğine doru
bir alanda şimdi onunla dörtnalayız.
ergeç tamamlayacağız birbirimizi
bir yerde bir bütün olacağız
umulmadık sonların özlemi içimizde
ve o bir yerimizde
burgu burgu sancısı özlemlerin
derinlerde ta derinlerde
ergeç bir bütün olacağız.
daha güzelleşecek dizleri esmerin
saçları daha bir kara olacak
daha bir güzel
daha bir hüzzam
gitgide aydınlanacak güçlenecek
gözlerindeki parıltısı pırlantaların
dudaklarında şarkıların en güzeli
bir gün geldiği gibi esmer
şarkılarla gidecek.