Şurada yazanların alayı küçük burjuva hayatlarının iniş çıkışları arasında debeleniyor, bol nimetinden ve arada sıkıntısından pay alıyorlar. Tesadüfen oluşan 100 TL'lik adalet bile üstlerinde tanrının elinin olduğunu düşündürüyor onlara.
Cahil küçük burjuva budur. Sadece kendisini düşünür, bilgisi, bakış açısı dar dünyası ile sınırlıdır. Bir gün bile yüz güldürmeyen kahredici yoksulluğu bilmez. Sokak köpekleri ile birlikte Çöp tenekesinden beslenmek nedir bilmez. Çocukluğundan itibaren hep dayak yemek, hiç sevilmemek, itilip kakılmak, kötü bir ayakkabıya bile muhtaç olmak nedir bilmez. Canının hep tehlikede olması nasıldır bir fikri yoktur. Biraz gözünü açsa Türkiye'de ki yoksulluğu azıcık fark edebilir ama Afrika'daki, Filipinler'deki, Hindistan'daki, Bangladeş'teki korkunç yoksulluğu hiç bilemez. Manila'nın 40 derece güneşi altında çöp tenekesinde beklemiş otel artıklarını tatlı, tuzlu, meyve, sebze karıştırıp kaynatarak yapılan bulamaç yemeğini hiç tatmamıştır. Tüm bu anlattıklarım bugünün sefalet manzaralarıdır. Bir de tarihe girsem hiç duramazsın.
Velhasıl "tanrının elini" (!) ömrü boyunca bir kere olsun üstünde hissetmemek, adaletle hiç tanışmamak nedir asla bilmez, hayal etmesi bile işine gelmez, öyle bencildir.
Din ve tanrı senin gibi küçük burjuvalar içindir. Ne en alttakiler için, ne de en üsttekiler için...