sessizliğin dili

entry5 galeri
    3.
  1. sezzizliğin dilinden ilk defa üniversite yıllarımda anlamaya başlamıştım; sessizliğin güzelliğini ilk olarak üniversitede okurken keşfetmiştim. bursa’da geçen üniversite yıllarım sırasında kendimi stresli, sıkıntılı hissettiğimde, kederli olduğumda ya da canım sıkıldığında sık sık yaptığım şeylerden biri de gemliğe ya da mudanya’ya giderek kıyıda oturup denizi seyretmek olurdu.

    marmara, durgun, sessiz, mavi deniz, beni dostça karşılar, bağrına basar, masmavi dünyasını bana açar, dertlerimi, kederlerimi unutturur, can sıkıntımı giderir, bana huzur verirdi. marmara’nın maviliğini bazen dakikalarca bazen de saatlerce seyrederdim. sükûta, mânâya, sırra dayalı bir sohbetimiz olurdu marmara’ yla. evet, sözün olmadığı, anlam üzerine kurulu bir sohbetti bu ama kelimelere dayalı sohbetlerden daha sırlı, daha gizemli ve daha güzeldi. o zamanlar, marmara’ya o güzelliği, esrarı, mânâyı, ihtişamı veren şeyin de aslında sessizliği olduğunu anlamıştım.

    şimdi düşünüyorum da marmara dile gelseydi, aramızda söze dayalı bir sohbet olsaydı, ya da marmara bana şarkılar fısıldasaydı, örneğin. öyle sanıyorum, o koskoca, masmavi denizin bütün o büyüsü, esrarı ve güzelliği kaybolurdu ve belki de birkaç ziyaretten sonra marmara beni kendine çekmez olurdu.

    evet… sözsüz konuşabilmek, sözsüz anlaşabilmek güzel şey. susmak ve anlamak, susarak anlatmak güzel şey. sözcükler elbette konuşabilmemiz için var. ama sessizliğin de bir esrarı, bir büyüsü yok mu sizce de ?
    1 ...