..Seyyar satıcı bu kalkışmanın ardından biraz öteye taşır malzemelerini. Ama arasıra yanımıza gelip şirinlik yapmaktan ve abi 170 e bırakırım sana bu matkabı demekten de geri durmuyordu. Fidancı o iş geçti artık hadi işine bak diyerek sürekli geri gönderiyordu satıcıyı.
Müşterilerden fırsat buldukça fidancının evden termosa koyup getirdiği kahveden içip sohbet ediyorduk. Kahve içmekten sıkılınca, pazar çaycısından çay alıp içiyorduk. Bir de seyyar köfte, ciğer, tavuk satan biri vardı. Köftesi ve ciğeri beş para etmez. Sadece tavuk döneri eh işte denecek kadar lezzetliydi. O gün hava bi kapanıp bi açılıyordu. Biraz geçmişinden anlattı. Ankarada satış temsilciği yapmış zamanında, birini yaralamış, sabıka kaydı yüzünden işten çıkarılmış. Memlekete dönmüş, kaz ve mantar yetiştiriciliği yapmış bi zaman sonra emekli olmuş. Emekli olunca fidan işine başlamış.
Sohbet sohbeti açarken 90 yaşında olmasına rağmen dipçik gibi almanyadan emekli hiç çocuğu olmamış bir amca yanaştı yanımıza fidancının tanımadığı adam yok. Fidancı amca beni de evlatlık alsana diye şaka yollu takılıyordu amcaya. Heralde amcanın acıyan bi yerine basmıştı ki başladı anlatmaya.
- bak evladım. Şimdiye kadar bi kaç çocuğu evlatlık edindik. Ama biz çocukların üzerine düştükçe üzerine titredikçe onlara annelerinin babalarının yokluğunu hissettirmemeye çalıştıkça bizden uzaklaştılar. Komşuya gittiklerinde veya mahalleden biriyle karşılaştıklarında, onlar sizin gerçek anne babanız değil diye sürekli doldurmuşlar. Çocuklar büyüdükçe bizden soğudular ve uzaklaştılar evden bile kaçtıkları oldu. Sürekli nasihat ettim. Ben ölürsem tüm malım size kalacak. Hiçbir yerde bulamayacakları imkanlar sundum onlara lakin zaptedemedim. Sonunda kaçıp gittiler. Ha sonrasında mutlu mu oldular, o da olmadı. Birisi kocasından boşandı gitti. Diğeri de yoldan çıktı.
Biz yaşlı adamı dinlerken, setin üzerindeki termos aniden düşüverdi önümüze. Pazarın yanındaki parkta oynayan çocuklar topla setin üzerinde duran termosu devirmişlerdi. Fidancı hemen çocuğu yanına çağırdı.
- dikkat etsenize çocuğum, bak kırdınız termosu, benim kızmam bi şey değil, eve gidince ben yengene nasıl anlatacam durumu. kırdığın termosun parasını ver çabuk.
Amca para yok ki ben de nasıl öderim.
- hemen kaybol gözümden gidin az ötede oynayın o zaman. Başkası olsa ne yapar eder alırdı o parayı sizden ya neyse. Biz de çocuk olduk. Hadi şimdi git bakalım..