Devrin, değişmeden, devirdaim döndüğü bu günlerde, devre uygun benim kafamın basmadığı, devrimcisi.
NALET OLSUN iÇiNDE OLMAYAN iNSAN SEVGiSiNE
Sapa mahalleleri, arka sokakları unutulmuşların içinden geçmeyi ve oraların loş ışıklarında birbirine karışmış yemek kokularını solumayı severim. Üstümde Sümerbank yapımı palto, birikmiş çöp yığınları arasında yürürken, Sümerbank işçileri falan şöyle bir gözümün önünden geçiyor, lakin aklımdaki asıl mesele az önce izlediğim film; Muro ve devamında gelen uzun ismi ile beni öyle endişelendirdi ve sarstı ki anlatamam. Derken eve geliyorum kapı önünde mahallenin asi gençleri, aşırı milliyetçiler ancak saçları punk tarzında olduğu için, ne haber punkçılar diyorum. ilk zamanlar hoşlarına giderdi. Bu kez ağabey sen bize pançu diyorsun ama ben nette araştırdım. Ee diyorum. Üzüldüm biz onlar gibimiyiz? Diyor. Tamam, sizin tarzınızı araştıracağım diyorum. Gülümsüyor. Merdivenlerden çıkarken yazıyı nasıl yazacağım konusunda kafamda bir biçem beliriyor.
Filmi izlediğim salonda öyle bir izleyici kitlesi vardı ki; her sahnede yüksek sesle yorum yapıyor ve Muro ile arkadaşlarını mahalleden dostlarıymış gibi sahipleniyorlardı. Bu durum film izleyicisi olma durumu değil elbette, buradaki durum çok daha uzun bir konu, ancak yinede kısa bir şekilde açıklamak gerekirse; ortada kalmış ve söz sahibi olmaktan sistemli bir şekilde uzaklaştırılmış bireylerin, kendini ekranda görme durumu diyebilirim. Bir eleştiri üzerinden başlamak gerekirse '' çok ucuza çekilmiş bir film tıpkı Recep ivedik gibi'' bakış açısına, yüz milyon dolar harcanan filme de çok anlamsız dediğini hatırlatır, filmin bütçesinin eleştiri noktası olmayacağını vurgulamak isterim. Film olarak baktığımızda, senaryo berbat, hem teknik olarak hem diyalog olarak. Ortaya konulan karakterlere baktığımızda ise daha korkunç bir durum var. Muro, insan sevgisi filme slogan olmuş biriyken, filmde herkese bağıran, saygısız, kaba bir biçimde gösteriliyor. Filmin son kısımlarında "elaleme karısını almak için öldürdü dedirtmem" diyerek çocukluk aşkını reddeden Muro hem bu derece gururlu, hem de fahişelik yapan Rus kızla bu sorunları dert etmeden birlikte olacak kadar çelişkilerle dolu. Yardımcısı Çetin ise devrimciliği içselleştirememiş, Muro sev dediği için devrimi ve savunduğu idealleri seven bilinçsiz bir devrimci. Böyle olunca birine âşık olduğunda devrimciliği, yani Muro'yu terk etmeyi düşünmesi de gayet normal. Tabii bu noktada başka soru ise neyin devrimi, ne devrimi nereye bağlı kimler durumunda ise; ''Onları boş ver. Perşembe günleri çok izlenen bir dizinin karakteri işte gelsinler izlesinler.'' Cevabına yakın bir durum var ortada.
Çok daha kolay bir dille, bana göre filmin asıl derdi. Var olan bir kitleye, düşünceye geçmişi olan insanlara yönelik bir gönderme. Aynı cevabı arkadaşıma verdiğimde nasıl yani diye kükremişti. Şöyle ki, devrimcinin hali budur tip olarak yaşam olarak içler acısıdır. Ancak aptal gururu vardır. Başlarında ki üç beş kelime bilir tekrar eder durur. Yanlarındakini hiç sorma, onlar özenti, ağzının salyaları akarak dışarı bakarken ne olduğunu ne anlama geldiğini bilmedikleri bir yerde boyun eğip dururlar. Arkadaşım, film şirketi üzerinden nasıl böyle fikre ulaştın dediğinde ona '' bkz. Caferi Tayyar Şaşmaz, Abdülkadir Şaşmaz, Mücazoğlu(tanıtım ve reklam şirketi), Muhammed Necati Şaşmaz, Hilmi Zübeyir Şaşmaz, Tayyar Raci Şaşmaz, Takva( tam adı, Tasavvuf kültürünü araştırma ve geliştirme vakfı, Abdülkadir Şaşmaz da bu derneğin başkanıdır.) Ömer Lütfi Mete, Pana elektronik, Osman Sınav, Bahadır Özdener, Çağrışım( Takva'nın yayın organı), Ahmet Tezcan, Hasan Kaçan ve Kadiri tarikatı dedim. Bu isimler sonrasında arkadaşım için devrim kavramını testislerden daha yukarı çıkarmayan filmin durumu daha anlaşılır olmuştur. Bir başka noktada Pana film gene Pana film iken ve dizinin izlenme gücü, etkisi daha yerindeyken, dizide fena halde sivrilmiş karakterlerin filmi değilde, Muro gibi tam olarak ne olduğunu anlayamadığımız bir karaktere ''komik ya ondan canım'' diyerek film çekilmesinin altında, sadece ticari kaygı görmüyorum. Bu arada, ticari kaygı kavramına en çok yakışan filmlerin listesinin başında Recep ivedik, ikinci sıraya ise bu filmi koyabiliriz.
Film için başka bir konu ise dizinin reklam aralarında verilen parça durumu,filmin aşağı yukarı hepsi orada gösterildi. Hatta fazla gösterilen yerler vardı sanırım. Ki ben filmde fragmanlarda görünen bir sahneyi göremedim. Bunlar bir tarafa illa paranın dibine vuracağız hırsı içinde 4 Aralık Perşembe günü, kurtlar vadisi dizisinde bir gün sonraki filmin reklamını dizi içinde çok anlamsız bir diyalogla anlatmanın ne anlama geldiğini, ne demek olduğu konusunda konuşmak bile istemiyorum.
Film içinde Muro'nun beraber olduğu Rus kadın ve diğeri üzerinden işte devrimin kralı yapılan bir ülkenin insanları buralarda orospuluk yapıyor bakış açısından başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Film deki bir diyalog ile örneklemek gerekirse, Muro nun yanındaki Rus kadın''Lenin Şerefsiz ''diyor. Ki; bu çok nadir duyulan bir cümledir;(Rus halkını kastederek)
Şirketin ve içindeki insanların zihniyetini en güzel anlayabileceğimiz bir başka nokta ise Kurtlar Vadisi dizisinde Polat Alemdar karakterinin bir sözüdür. Sizin devriniz bitti. Bize biat edeceksiniz. Buradaki biat kelimesinin anlamı bir kişinin egemenliğini tanıma durumudur. Bunun nasıl bir zihniyetin ve nerelere gönderme yaptığının anlaşılması zor değildir. Biat kelimesini çok sık kullanan isimlerden biride RTE dir. Ki onun film şirketi ile olan ilişkisi ve özel olarak konuşmaları çok iyi bilinir.
Kısa kes artık diyecek olursanız, film değeri taşımayan, içi akılarınca doldurulmaya çalışılmış bir yapım. Ancak son olarak üzüldüğüm bir noktayı dile getirmek isterim. Mustafa Üstündağ'a '' Devrimci jargon ti ye alınmıyor mu?'' sorusuna ''Şimdi geçmişe dönüp baktığımız da bu tip sözlerin bizim topraklarımıza ait olmadığını, dış güçler tarafından ezberletildiğini görüyoruz.'' Cevabı ???? hmmm dediğim bir cevaptır. Yazı bittikten sonra Elia Kazan'ı Hem şehrimi düşündüm. Viva Zapata' yı izleyerek sızmışım.
Sinemanın dilini, geliştirmeye çalışmış yönetmenlere selam olsun.