artı, herkesin onlar hakkında bilgi sahibi olmasından kaynaklanır. çünkü herkes iyi kötü öğrencilik yapmış ve maalesef öğretmen denen kimseleri hayatının bir döneminde görmüştür.
nasıl kendilerine ezberletilenleri aynen ve hiç dert etmeden ögrencilere aktardıklarını, nasıl köhne müfredatın uygulayıcıları olduklarını, nasıl beşeri ilişki yoksunu olduklarını, nasıl bir karış suratla, 3 saat sonra çıkacağı okula gelip, sanki sınıfa zorla sokuyorlarmişcasina girdiklerini, nasıl kişisel problemlerini yaptıkları işe yansitip hatta psikolojik sorunlarını onlara teslim edilmiş yavrulardan çıkardıklarını, nasıl memurlar ve hatta çalışan herkesim arasında en iyi şart ve haklara sahipken paso ağlayip, üste de kitle iletişim araçları vesilesiyle durmadan " kutsal" kelimesiyle kendilerini gazladiklarini türkiye'de bunların elinden gecmiş herkes bilir.
20 sene ingilizce öğrenirsin bir kelime ingilizce bilmezsin, git kongo'da öğren konuşursun, türkiye okullarında öğrendiğin yabancı dille kapıdan çıkamazsın. 20 sene beden egitimi dersi görürsün, kasadan atlamaktan eben sikilir.öğretmen de zaten kantinde sigara iciyordur o ara. hiçbir spor daliyla ilgili bir kişi yetiştirdikleri gorulmemistir. zaten öyle bir dertleri de yoktur. coğrafya, tarih, fizik, kimya ve matematik. eğer sebebini bilmediğin özel bir ilgin yoksa emin ol alayından nefret edersin. soğuturlar adamı.
sınavları ögrencilerden hınç alma, hesaplaşma aracı olarak görürler.
20 sene insanın ayakları geri geri gider okula giderken bunlar yüzünden. sor, hepsinin bahanesi hazirdir. sınıf kalabaliktir, geçim şartları zordur, kredi kartı borcu vardır vs vs.
sanki okuttuğun öğrenci kont çocuğu da derdi tasası yok. sor bakalım babası asgari ücret mi alıyor. o cocuk ağlamıyor senin kadar.
türkiye'nin bu halde olmasında muhakeme yeteneği olmayan, ezberletilenleri yapan, biatçı bir halka sahip olmamızda veballeri büyüktür.