öncelikle çirkin kadın diye bir başlık var. orada gerekli açıklama ve espriler yapılmış. ama bu çirkin kadın olmak.
yani çirkin bir kadının ruh hali, davranışları hissettikleriyle alakalı bir şey.
benim klasik gözlem alanım olan toplu taşıma araçlarında ara ara gözüme çarpar çirkin kadınlar. sonra şöyle bir bakarım yüzlerine gözlerine doğru. sonra hüzünlenirim. erkek olmak fazla dış güzelliğe sahip olmayı gerektirmiyor. istediğin kadar çirkin olabilirsin ama zeka, karizma, para üçlüsünden birine yeterince sahip olman seni cazip kılabiliyor kadınlar gözünde. ama aynı şey kadınlar için pek geçerli olmuyor. istediği kadar ruh güzelliği olsun, ilk bakışta hep ön yargıyla karşılaşıyor. hatta zeki oldukça daha da ayrılıyor. farkettiyseniz çalışkan veya zeki/zekasını geliştirmiş kızlar hep çirkin olur. filmlerde falan banko böyledir bu olay. güzel olan aldığı gazla iplemez bilimi sanatı, çirkin olan ise "ben zaten bilimle sanatla uğraşıyorum erkeklerle işim olmaz" geyiğine veriyor kendini işine.
çirkin olmanın böyle bir artısı var kadınlar için. daha çalışkan, daha bir kendi ayaklarında durabilen, özgür bireyler oluyorlar. tabi hepsi değil. kimi de kör topal bir erkek bulup (erkeğin çirkini olmaz) kendini ona adıyor, başkasını bulamam iç korkularıyla. "bir daha beni biri beğenmez" endişesiyle erkeğin her türlü zırvasına katlanıyor, salla baş olup çıkıyor sonunda. bu konuda güzel kadınlar ise daha rahat ve özgüvenli oluyorlar ama onları da daha güzel bir kadın korkusu sarıyor.
gelelim bir kaç toplu taşıma gözlemine, tramvayda ayakta kapıya yaslanmış kulağımda müzik durgun ve yorgun gözlerle kesiyorum etrafı. kararan havanın etkisiyle camları kullanıyorum bunu yaparken. gözüme güzel bir hatun ilişiyor, aslında amacım onu bulmak değil, gözlerim buluyor kendisini. bakımlı saçlar, hafif makyaj, gözler kısık ve sabit şekilde "ben etrafa bakmıyorum" havalarında. inceden süzüyorum, inceliyorum güzelliğini. sonra hemen yanında o kendi halinde başını gözünü acaip renkli atkıyla bereyle sarmış sarmalamış, camdan dışarı sağa sola bakan, gözlerini umutsuzca büyük büyük açmış diğer kızı görüyorum. hiç dikkatimi bile çekmiyor. diğer yaka bağır açık, kışa rağmen geniş yakasıyla dururken o kutup ekspresinde misali dolamış kendini kazakla atkıyla. sonra ümitsiz bakışlarını görüp hüzünleniyorum. onun ne suçu vardı? ona niye bu kadar rahat bakabiliyorum da diğer güzel hatunu uzun uzun süzemiyorum?
sonra "lan" diyorum içimden "çirkin kadın olmak zor iş. iyi ki erkek doğmuşum."
sonra camdan kendime bakıyorum, düşen saçımı düzeltip iniyorum tramvaydan.