AK Parti’yi biliyoruz. Şahsen Erdoğan’ın her “Türk Milleti” diye yaptığı konuşmadan sonra içinden tövbe ettiğine inanıyorum. Tescilli Türk ve Atatürk düşmanlarının cenazelerinde, anmalarında bakanları, vekilleri hatta Cumhurbaşkanı’nın bizzat kendisini görebiliyoruz.
Ancak “Erdoğan gitsin, biz gelelimci” ittifak çok mu masum?
Erdoğan gidecek içinde Sezgin Tanrıkulu’nun olduğu CHP mi gelecek?
Erdoğan gidecek içinde HDP’nin olduğu koalisyon mu Türkiye’yi yönetecek?
Erdoğan gidecek, Leyla Zana’ya övgüler düzen Bahadır Erdem mi gelecek?
Ali Babacan yeniden bakan olacak, Ahmet Davutoğlu yeniden saçma fikirlerini kurgulayacak...
“Siz, Erdoğan’a alternatif olamazsınız” deyince ne diyorlar? “Saray uşağı!”
Saray uşağı babanızdır. Biz sizin marabanız mıyız? Emir eriniz miyiz?
Sırf Erdoğan gitsin diye HDP’ye razı mı olalım? Sezgin Tanrıkulu’ya göz mü yumalım? Bahadır Erdem’i görmezden mi gelelim?
Bu kavga tamamen “Biz açılımın kralını yaparız” kavgasına döndü ve biz bu kavganın tarafı değiliz.
Davutoğlu parti kurdu alkışlandı,
Babacan parti kurdu alkışlandı,
Akşener parti kurdu alkışlandı,
Muharrem ince “Ben de varım” deyince “Saray uşağı” oluverdi!
Neden? Bu adam sizin maaşlı çalışanınız mı? Sizin kurgularınıza piyon olmak zorunda mı?
Erdoğan düşmanlığı üzerinden bir oyun kurgulanıyor ve bu oyuna düşmeyenler hemen “Saray uşağı” ilan ediliyorlar. Mide bulandırıcı.
Erdoğan’a muhalefet ediyoruz görüntüsü ile Mavi Vatan’a, PKK ile mücadeleye, Soros uşaklarının ceza evinde olmasına muhalefet ediyorsunuz. Bu oyuna düşmeyince de hemen kızıyorsunuz.
Kızmayın! Biz de sırf Erdoğan gitsin diye “Anayası’nın ilk dört maddesi şartlar olgunlaşınca tartışılabilir” diyen Babacanlara destek olacak mide yok.
MHP işin içinde oldukça düzenlenecek Anayası’nın AK Parti içinde meraklısı çok olsa da Cumhuriyeti ayakta tutan kolonlara dokunamayacağını düşünüyorum.
Millet ittifakına şöyle bir bakınca içimden geçen ise “Allah korusun” oluyor.
Erdoğan o koltukta kalıcı olmayacak. ilk seçimde yenilmesi için ihtiyacımız olan tek şey milli bir muhalefet. Bu dinamik ve gerçek milliyetçi cephe kurulabilirse ne Devlet Bahçeli ne Meral Akşener tabanlarını tutamazlar. Milliyetçi cepheye iki parti tabanından da oy yağar.
Sonuç olarak bugün iktidar bizden değil; ancak muhalefet bizden hiç değil. Çok badireler atlattık, muhalefetsizlik badiresini de atlatırız elbet. Umutsuz değiliz.