Doğu Karadeniz’in bir dağ köyü. Ormandan ağaç kesmek yasak. Ancak ormancıların işaretlediği çürümüş ağaçları kesebiliyorsun. Onun haricinde ağaç keserken yakalanırsan devlet traktörüne, öküzüne filan el koyuyor. Rapor yazıyor. Bir sürü mahkemeye gidip geliyorsun. Ha uyuşturucu taşımışsın ha odun taşımışsın cezası aynı yani.
90’ların başı. Okula gitmiyorum bile daha. Dedemle ormana gitmişiz çıra açıyoruz. Yani daha önceden kesilmiş ağaçların toprağın üstünde kalan belki bir karışlık gövdesinden nacakla reçineli ağaç parçacıkları koparmaya çalışıyoruz. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2129616/+
Ahan ağaç dediğim de bu. Kışın sobamızı tutuşturmak için. Kışın çok kar yağıyor ıslanmış, donmuş odunlar yanmıyor çünkü.
işte binbir zahmetle telis çuvalından torbalarımızı doldurmuşuz. Eve gideceğiz. Uzaklardan bir motor sesi. Dedem panik oldu. Ses gittikçe yaklaştı. Biz saklandık. Derken yeşil bir pikap bizim saklandığımız yerde durdu. Ormancılar Eliyle koymuş gibi buldular bizi. Dedeme bir sürü kızıp bağırdılar. Ben korktum ağladım. Şişko ormancının bir eli tabancasında hep. Çıralarımızı aldılar, nacaklarımızı aldılar. Tekrar bize bir sürü kızıp bağırdılar. Pikaplarına binip gittiler. Ben ağlıyorum. Dedem çaresiz.
Şimdi düşünüyorum da memleketi kurtarmış ormancı. Büyük adammış vesselam. Biz 2 torba çırayı eve götürseydik ne olurdu memleketin hali!