Ülkemizde genellikle çeviri eserlerde kullanılan yapıntı dillerdir. Mesela öztürkçeciler "diyalektik" yerine "eytişim", "madde" yerine "özdek" kelimelerini kullanırlar. Osmanlıcacılar ise "denk gelir" yerine "tekabül eder"i, "bunun üzerine" yerine "binaenaleyh"i kullanırlar. Sonuç olarak zaten çeviri olan bir eser daha da zorlaşır. Örneğin Hegel'in "tinin fenomenolojisi" isimli zor kitabı "tinin görüngübilimi" olarak çevrilir. Bergson'un "Yaratıcı evrim" adlı kitabı "yaratıcı tekamül" olarak çevrilir. Zor olan bu kitapların anlaşılması daha da zorlaşır.