Üniversitedeyken çok şişmandım, çok da sevdiğim bir sevgilim vardı. Çevreme göre efendi sayılabilecek bir tiptim, herkes beni çok severdi ama, yağ tulumuydum işte. Ortada hiçbir sebep yokken, sevgilim "olmuyor nedenini bilmiyorum. sen çok iyisin, çok tatlısın ama olmuyor. Ayrılmak istiyorum" dedi ve gitti. Başlarda aman siktirsin gitsin dedim, ama zaman geçtikçe onu çok özledim. Durduk yere en ufacık bir şeyde, saçma sapan bir film/dizi sahnesinde aklıma düşer, "napıyor acaba?" derdim. Hüzünlenirdim. Dile kolay, 2 sene geçirdim onunla dolu dolu. Bunu fark eden annem, bana "aman oğlum senden iyisini mi bulacak kahpenin kızı" diyeceğine, ya da hiçbir şey demesine de gerek yoktu, "şişman olduğun için terk edildin" demişti. "ama anne, o da şişmandı" desem bile, "fark etmez, şişman ama giyimiyle kuşamıyla baktırıyor kız kendine" demişti. Bu olaydan sonra ben çok hızlı bir şekilde zayıflamaya başladım ve oldukça fit bir vücuda sahip oldum. Murat dalkılıç'ın bir hayli şarkısının klibini birebir yaşadım. "özledim seni" dedi kız, ellerimi tuttu, ellerimi çektim ve gülümsedim. "özleyeceğin birini bırakabilmek bence karaktersizlik belirtisi kusura bakma" dedim ve kalkıp gittim masadan. Sonra dedim ki meğer annem haklıymış. Ama nedense, o lafi hiç unutamadım. Aklıma o laf geldikçe anneme kırgınlığım sürekli artıyor. Başa çıkamadım. Dün yaptığı hamur kızartmalarından hiç yemeyince "pasta börek yapıyorum ailem için, yemiyorsun hiç oğlum" diye trio attı bana, nedeni bu. Fark ettim ki yıllardır annemin yaptığı bol kalorili yemeklerden neredeyse hiç yememişim. Her neyse. iyilik düşünmek güzel ama, söylemeyi bilmek çok daha kıymetli sanki. Biliyorum iyiliğim içindi, sayende istediğim vücuda sahibim ama, sana çok kırgınım anne.