günlerdir bir ayçiçek yağı mevzusudur konuşuyoruz. piyasada ayçiçek yağının aşırı zamlanması gündemimizin birinci konusu.
hal böyle olunca da ben de bu ülkenin bir vatandaşı ve de tüketici olarak ayçiçek yağı mevzusunu araştırmaya karar verdim.
ayçiçek yağı nedir, nerede yetişir, ülkemizde durum nedir, neden fiyatı ciddi bir şekilde artmaktadır, bu işin sorumlusu kim ya da kimlerdir araştırdım...
yazı biraz uzun olacak, ama bilal'e anlatır gibi anlatmak istiyorum, şimdiden kusura bakmayın.
hazırsanız başlayalım...
ayçiçek yağı nedir?
ayçiçek yağı, ayçiçeği adlı bitkiden elde edilir.
ayçiçeğinin anavatanı orta amerika'dır. (meksika).
ve 15. yüzyılın sonlarında ayçiçek bitkisi avrupa'ya ispanyollar tarafından getirilmiş.
18. yüzyıla kadar avrupa'da ayçiçeği bir süs bitkisi olarak kullanılmış.
yani kimse ne çekirdeğini çitlemiş, ne de yağını çıkarmış.
neden sonra ayçiçek bitkisi geniş alanlara ekilmeye ve hem yem yapımında hem de yağ elde etmede kullanılmaya başlanmış...
ayçiçeği bitkisi, sağlam bir kök sistemine sahip olması sebebiyle, her türlü arazide yetiştirilebilir, lakin su tutabilen topraklarda daha iyi verim alınabilir.
ülkemizde ayçiçeği tarımı hemen her bölgemizde yapılmakla beraber, en çok marmara bölgesinde(özellikle trakya) yapılmaktadır.
ülkemiz toprakları her ne kadar ayçiçek tarımına elverişli olsa da, ülkemizde yetiştirilen ayçiçeği, ülkemizin ihtiyacı olan ayçiçek yağı talebini karşılayamamakta, ülkemiz bu yüzden ayçiçek ve ayçiçekyağı ithalatçısı bir ülke konumundadır.
türkiye'nin yıllık yağ tüketim ihtiyacı yaklaşık 1 milyon tondur.
bu ihtiyacın 10 bin tonu (yüzde 1) hayvansal yağlardan, geri kalanı da bitkisel yağlardan karşılanmaktadır.
bitkisel yağlarda ise en büyük pay yıllık ortalama 600-700 bin ton ile ayçiçek yağıdır.
şimdi, ülkemizin yıllık ayçiçek yağı ihtiyacı 600-700 bin ton.
peki yıllık ayçiçek yağı üretim miktarımız nedir?
kaba hesapla 3 ton ayçiçeğinden ortalama 1 ton yağ elde edildiğini dikkate alırsak, türkiye'nin yıllık ayçiçek yağı üretiminin 700 bin ton civarında olması gerekir, lakin ülkemizin yıllık 600 bin ton ayçiçek yağı ihtiyacının yarısından fazlası ithalat ile karşılanıyor.
yüzölçümü sadece 33.800 kilometrekare olan moldova, dünyanın en büyük ayçiçek ihracatçısı.
yüzölçümü 784.000 kilometrekare olan ve moldova'dan 23 kat daha büyük olan türkiye ise dünyanın en büyük ayçiçeği ithalatçısı...
bu arada, yine ülkemizden 20 kat küçük hollanda'nın 2020 yılında yapmış olduğu tarım ürünleri ihracatı tam 128.2 milyar dolar olmuş.
ülkemizin yağ ihtiyacının en önemli bölümü ayçiçek yağı ve bu ayçiçek yağı talebini karşılamak için çoğunlukla dışa bağımlıyız ve de dünyanın en büyük ithalatçısı durumundayız...
evet, ayçiçeği ekim alanlarımız(tarım bakanlığına göre) her sene artıyor, lakin buna paralel olarak nüfus da hızla artıyor ve ayçiçek talebi de artıyor, ayçiçek arz talep dengesi ise hiç değişmiyor ve ithalat her geçen yıl daha da artıyor.
oysa ki bugün karşı karşıya kaldığımız ayçiçek yağı krizi ile ilgili uzun zamandır uzmanlar uyarı yapıyorlar.
örneğin sektörün en büyüğü olan trakya birlik'in hazırladığı rapora göre türkiye'nin 2020 yılında ayçiçek üretimi yüzde 20 azalmış, ama tüik ve tarım bakanlığının verilerine göre ise bir azalma yok, bilakis ayçiçek üretiminde artış var.
piyasada yağlık ayçiçeği üretimi düşünce, pandemi sebebiyle ithalatta da sıkıntı yaşanmaya başlanınca ve ayçiçeği kıymete binince, üreticiler ayçiçeği alım fiyatlarını yükselttiler.
ayçiçeği alım fiyatlarının yükselmesi ile birlikte, cebinde parası olan, ama ayçiçek yağı üreticisi olmayan kişiler de ayçiçeği almaya ve bunları lisanslı depolarda stoklamaya ve fiyatların daha da yükselmesini beklemeye başladılar.
bu kanun ile birlikte, cebinde parası olan stokçular, piyasadan mal toplamaya teşvik edildi. dönem dönem bazı ürün ve hammaddelerde yaşanan sıkıntıları sebeplerinden biri de işte bu stokçuluğun önünü açan kanundur.
bakmayın siz siyasetçilerin mikrofonu gördüklerinde stokçuları azarlamasına.
stokçuları stok yapmaya, piyasadan mal toplayıp fiyat arttırmaya yönelik kanunları kim çıkarıyor? biz mi çıkarıyoruz? tabi ki siyasetçiler çıkarıyor.
ama halkımız bunları bilsin işte.
stokçuları kim koruyor, kimler stok yapmaları için kanunen teşvik ediliyor görsün herkes...
şimdi, görünen köy kılavuz istemez.
ayçiçek üretiminde, dolayısıyla da ayçiçek yağı üretiminde bariz bir düşüş var.
bu konuda ithalata bağlıyız, ama pandemi dolayısıyla da ithalat yapamıyoruz.
ülke olarak bu konuda stokçuların eline bırakıldık, kucağa oturtulduk resmen.
evet, belki pandemi bitince işler normale dönecek.
ama bizim bu konuda ithalata bağımlılığı bitirmemiz gerekir.
devlet bunun için gerekli önlemleri alıyor mu?
almıyor...ama almalı, almak zorunda...
örneğin çifçi destekleri...
çiftçi tabi ki keyfi olarak terk etmiyor tarlasını.
yeterince kazanmıyor, emeğinin karşılığını alamıyor, ürünü para etmiyor, çiftçi o yüzden terk ediyor tarlasını.
bu kanunun 21. maddesi devletin çiftçiye vermesi gereken yasal desteği net bir şekilde belirtmiş.
21. madde diyor ki; tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.
yani tarım kanunu diyor ki, milli gelirinin en az yüzde 1'ini tarımı desteklemek için kullanacaksın.
mecbursun.
peki hükümet, yasal zorunluluğu olan milli gelirin en az yüzde 1'ini çiftçiye destek olarak veriyor mu?
2019 yılında milli gelirimiz 4 trilyon 280 milyar türk lirası olarak açıklanmış.
buna göre, 2020 yılında çiftçimize verilmesi gereken destek, bu yukarıdaki rakamın yüzde 1'inden az olamaz.
yani çiftçiye verilmesi gereken minimum destek 42.8 milyar türk lirası olmak zorunda.
peki hükümet ne kadar destek ödemesi yapmış çiftçiye?
yani hükümet, çiftçiye yapması gereken zorunlu desteğin sadece yarısını yapmış.
yasal zorunluluk olan desteği alamayan çiftçi bir de bunun üzerine yüzde 100'e yakın maliyet artışlarıyla karşılaştı geçtiğimiz dönemde.
şimdi bu çiftçi nasıl tarlasını eksin, biçsin, üretim yapsın?
tekrar dönelim ayçiçek yağına.
şimdi ülke olarak ayçiçek yağında öncelikle dışa bağımlılıktan kurtulmak zorundayız.
bunun için yegane çare üretimi arttırmak.
üretimi arttırmak için de çiftçinin tarlasını ekmesini sağlamak zorundayız.
hükümete sorsanız tarım politikaları on numara beş yıldız. ama hem çiftçi, hem tüketici şikayetçi ve de fiyatlar yüksek ise fazla zorlamanın bir alemi yok.
türkiye olarak topyekün bir tarım devrimi yapmak zorundayız.
aksi halde bu iş sadece ayçiçek yağı ile sınırlı kalmayacak. bu işin sonunda bizi bekleyen tehlike kıtlık ve açlık...