Bugünlerde rektöre karşı yapılan eylemlerle oldukça gündem olan üniversitedir.
Benim en garip karşıladığım olay ise, bazı bunakların, bu küreselcilerin ülkenin karışması için ellerini ovuşturduğu eylemleri Gülay Barbarosoğlu gibi Sosyalist-Liberal çizgide olan Kürtçü, PKK'yı terör örgütü olarak görmeyen birini örnek göstererek "onun döneminde böyle şeyler yaşanmıyordu." demesi.
Siz şaka mısınız diye sormayacağım, cehaletinize veriyorum.
Belki erken bunama tanısı konulmuş da olabilir size, o yüzden önyargı ile yaklaşmak istemediğimden, Gülay Barbarosoğlu hakkında bir hatırlatma yapmakta fayda var diye düşünüyorum.
Boğaziçi'nin o çok sevdiğiniz eski rektörü Gülay Barbarosoğlu, devletimizi katliam yapmakla suçlayan "Barış için Akademisyenler" bildirisine imza atmış biriydi.
Buna karşı tepki koyan, eylem yapan tek bir kişi bile görememiştik.
Tam aksine herkes alkışlamıştı bu Kürtçü kadını.
Hani siz şimdi bu adama "ingilizcesi kötü, intihal yapmış." diyorsunuz ya...
Bunları da geçin bu yüzden bir zahmet.
Aynı CV'ye sahip HDP'li bir rektör atansa bunların hiçbiri yaşanmazdı.
Asıl soracağınız soru ''Bu HDP'li yağız erkeklerin sevgisine maruz kalmış kızlar ve LGBT'li gençler neden PKK bildirisine imza atan, Abdullah Öcalan'a Özgürlük bildirisine imza atan rektörler varken de bu insanları protesto etmediler?" olmalıydı.
"Kürtçü bir rektör atanmış olsa bunlar yaşanır mıydı?" olmalıydı.
Küreselci gücün kontrolündeki PKK ve DHKP-C'nin tam da istediği gibi hareket edenlerin yaptığı bu eylemi desteklemek tam olarak akıl karı bir iş değil yani.
Bak hatırlamışken şunları da yazayım.
Barış Süreci denilen saçmalıkta "Öcalan'a özgürlük" bildirisini imzalayan, Ergenekon-Balyoz tertibini alkışlayan rektörler vardı ve bu rektörler diğer dönemlerde Cumhurbaşkanı olmuş biri tarafından oy birliğiyle birinci seçilmeseler bile atanmışlardı.
O esnada tüm akademisyenler zil takıp oynuyordu ve çok memnundu Balyoz tertibinden.
Şimdi ne oldu da bu kadar yaygara koparıyorlar?
Ergenekon-Balyoz tertibini alkışlayan bazı "Abdullah Öcalan'a özgürlük" bildirisine atan çığırtkan sol-liberal akademisyenler, şimdi ne yüzle karşımıza geçip haktan, demokrasiden bahsedebiliyor hiç sorguladınız mı?
Ergenekon ve Balyoz tertibi esnasında neredeydiler hiç sorgulamayı düşündünüz mü?
O esnada neredeydiler arkadaşlar?
Ben söyleyeyim mi?
Hepsi çok memnundu.
Memnun ne kelime zevkten dört köşe oluyorlardı.
Hepsi de bugün isim isim biliniyor.
Geçmişlerindeki o kirli kokuşmuş lekeyi de eski tweetlerini silerek kapatmaya ve Atatürkçü görünmeye çalışarak kapatmaya çalışıyorlar ama her biri belli aslında bugün Atatürkçü rolü yapıyor olsalar bile.
Yani kıssadan hisse belki siz bunama hastalığından mustarip olduğunuz için çabuk unutuyor da olabilirsiniz bu olayları, fakat ben Atatürkçü olduğum için hiç unutmadım.
Kimler tarafından ve ne şekilde yönlendirildiği de belli bu olayların.
Düşündükçe sinir bozuyorlar bu yaygarayı koparanlar sadece.
Bu sinirin nedeni bir nebze halkımızın gerçekleri görememesine de bağlı.
"Yetmez ama Evet!" diyen liberaller, KHK ile görevinden alınmayan geçmişin Balyoz tertibinin şakşakçısı Atatürk düşmanı kaç akademisyen varsa, bugün yaşanılanlardan gerçekten çok memnun olmuştur.
Bunu el birliğiyle başardığınız için birbirinize madalya takabilirsiniz.
Mükemmelsiniz gerçekten.
HDPKK'nın algı operasyonlarıyla, manipülasyonlarıyla PKK'nın istediği yolda yürümekte olan sözde Atatürkçü sizleri hala anlamış değilim.
Siz gerçekten hiç Balyoz tertibinden eski rektörlerin ve akademisyenlerin nasıl mutlu olduğunu hatırlamıyor musunuz arkadaşlar?
Habur'a askerlerimiz şehit edilirken "Türkler Kürtlere katliam yapmak için Kürdistan topraklarına girdi." diyen akademisyenler şimdi ne için yaygara koparıyor anlamıyor musunuz?
Bu kadar mı kendi tarihinizden, daha doğrusu yakın tarihinizden uzak insanlarsınız siz?
Ha bu arada sen ne mezunusun diyeceksinizdir ona da bir açıklık getireyim...
Ben Cebeci mezunuyum arkadaşlar.
Barış Süreci denilen saçmalıkta bir Türk olarak zor şartlar altında mezun oldum o üniversiteden.
Belki vatan ve millet sevgim olmasaydı ya da çirkin bir kız ya da gay olduğum için bana ilgi-sevgi gösteren ilk Kürtçü erkeğin üstüne atlamış olsaydım hiç umursamazdım ama orada çok kötü şeyler yaşadık biz.
Sürekli olay çıkardı Barış Sürecinde.
Her olaydan sonra ''Bunlar bizden değil, biz masumuz.'' gibi şeyler söylenirdi ki bunların hiçbiri doğru değildi, zırvaydı.
Kantinde PKK militanlarının fotoları asılırdı, her yerde HDP afişi görürdünüz.
DHKP-C'liler dersi basıp adam döverdi, kimse müdahale etmezdi.
Kandil gibi bir yerdi Barış Sürecinde.
Akademisyenler bu insanları mağdur görür, mazlum olduklarına inanır ve onlara sempati ile bakardı.
Bu terör sempatizanlarına karşı gelseniz Çakıroğlu gibi şehit olurdunuz emin olun.
Çünkü ülkücülerin arasına sızmış solcu sazcı tipler vardı ve fişleniyordunuz...
Her PKK, DHKP-C sloganlarının atıldığı eylemde ''Bunlar dışarıdan geldi.'' diyen tipler, HDP'lilerin akrabası ya da kankasıydı.
Buradaki sorunun adını doğru koymak gerek yani.
Türk üniversiteleri Kürtçüler tarafından esir alınmıştır ve en büyük desteği eli sazlı, çakma Atatürkçü, CHP'ye gözü kapalı oy basan solculardan alıyorlar.
Neyse yeter artık.
Sinir bozuyorsunuz.
Aynen böyle devam edin.
Belki bir gün bu eylemleri yapan hiçbir şeyden habersiz masum Z kuşağını yönlendiren HDP'li arkadaşları dağdaki terörist akrabaları da dağdan inince onlara gerçek yüzlerini gösterir, tecavüz etmeye kalkar da o zaman bir şeylerin farkına varabilirler.