Mevlana hazretlerinin şu örneğinin her zaman uygulanmasını istiyorum.
Mevlana Hazretleri der ki, insan bir pergel gibi olmalıdır. Bilindiği gibi pergelin bir ayağı sabit ,öteki ayağı ise hareketlidir. Yani insan da kişiliğiyle,inancıyla, gelenek ve görenekleriyle her zaman sabit/değişmez olmalı ama değişen ve gelişen çağada (Teknolojik olarak ) ayak uyduran biri olmalıdır. Gerçek alim zaman içinde çizgisini değiştirerek yabancılara hizmet eden, yabancılar için ülkesini ve milletini yıkmaya çalışan değildir. Gerçek alim, imanı için,ülkesi için ve vatanı için canını verendir.
-Kur’an ile hayat bir nimettir. Kur’an’ı anlamaya çalışan insan hayatın anlamını öğrenir. Bir büyüğün çocukları izlerken onların oyuncak için tartışmalarına gülümser. Aynen bunun gibi Kur’an gözüyle hayata bakan bir mü’min de hayatın aslında üzülmeye değmediğini,insanlardaki aşırı hırs ve tamahkarlığı görünce bunların ne kadar anlamsız olduğunu görür.
-Kur’an’ı anlayan insan şuna hayret eder. insanların elinde ne kadar güzel bir reçetenin olduğunu ama insanların bu reçeteden istifade etmek istemediklerine hayret eder. Reçete ellerinin altında duruyor ama nefis ve şeytan bu reçeteye uzanmalarına engel oluyor. Buna rağmen insanların nefsi ve şeytanı yenmenin yollarını aramadıklarına hayret eder.
-Kur’an’ı anlayan insan, kainat ile insan arasında mükemmel bir uyum olduğunu görür ve kainatta tesadüflerin yeri olmadığını fark eder.
-Kur’an’ı anlayan insan, kainatın en değerli varlığın insan olduğunu öğrenir. Aslında her şeyin insan için yaratıldığını fark eder. Dolayısıyla insanın eşref-i mahlukat (yaratılmışların en üstünü) olduğunun bilincine varır ve sorumluluğunu fark eder
insanlar şu örneği hiç unutmamalıdır. Hani tohum ekilirken ilk önce tohumun üzeri toprakla kapanır ve tohum görünmez.Ancak çiftçi bilir ki o tohum o toprağın altından bir gün bire yedi yüz kat artarak çıkacaktır.