Ulusal kurtuluş savaşımızın bitmesiyle başlayan asıl kurtuluş mücadelemizin 85. yılını geride bırakmışken, ekonomik olarak yadsınamayacak derece bir gelişme göstermiş bulunmaktayız. Bu 85 yıllık süreçte elbette ki farklı alanlarda da gelişme gösterdik. Ancak eğitim konusunda göstermiş olduğumuz gelişme, eğitim politikalarımızın yanlışlarından dolayı bir türlü istenen seviyeye çıkamamaktadır.
1927'de nüfusu 13,648,000 olan Türkiye Cumhuriyeti'nde okuma yazma oranı %11 iken şimdi %90'lar seviyesindedir. Okuma yazmanın öğretilmesi elbette çok güzel. Ancak bunun yanında okuma yazma bilen insanların düzenli olarak okuması ve kişisel gelişimlerini sağlamaları ile bu kişisel gelişimin sonucunda ülkemizin de gelişmesi daha güzel olacak bir durumdur.
Gelişmiş bir ülkede okuma alışkanlığı %40 seviyelerinde iken 2003 yılında yapılan bir istatistiğe göre ülkemizde okuma alışkanlığı %1 bile değil. Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ile okuma alışkanlığı arasındaki bağ bu kadar sıkken neden gelişemediğimizi anlamak artık bizler için daha kolay bir durum. Araştırmalar gençlerimizin %70'inin ders, kaynak kitaplar ve test kitapları haricinde hiç kitap okumadığını göstermektedir. Özellikle ilköğretim öğrencilerinin bahsi geçen kitaplar haricinde kitap okumadan ilkokuldan mezun oldukları bilinen ve acı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun böyle gelişmesinde hiç şüphesiz eğitim ve sınav sistemimizin büyük payı bulunmaktadır. Daha okuma yazmayı yeni öğrenmiş çocuklarımızın okuma alışkanlığı edinip kendilerini geliştirebilecekleri en verimli yıllarında test kitapları ile ile ömürlerini geçirmeleri şüphesiz en büyük kayıplarımızdandır.
Oysa çocuğun kitapla buluşturulması, onun kendini geliştirme hakkı içinde düşünülmesi gereken temel bir haktır. Bu hak çocuk hakları temel paradigmasında çocuğun yaşama hakkından sonra 2. sırada gelmektedir.Bu şartlar düşünüldüğünde okuma yazma öğretilmesinin yanında okuma alışkanlığı kazandırmanın da önemli olduğu ortaya çıkar.
"Bireyin mecburiyet dışında, kendi isteğiyle ve düzenli olarak okumasıdır."
Topluma okuma alışkanlığını kazandırabilmemiz için ne bir politikamız ne de bir projemiz var. Aslına bakarsanız bu konuya kimsenin sahiplenmeye de niyeti yok. Bugüne kadar yapılmış bir deneme de yok.
Bizim yapmaya çalıştığımız okulların çoğunda işlevini yerine getirmeyen okul kütüphanelerini kitaplarla doldurup, okulun imkanı varsa bu kütüphaneye bir kütüphaneci aldırtıp, bu kütüphanelerin işler hale gelmesini sağlamak, gencecik yavrularımızın düşünsel dünyalarını geliştirmek, onlara kitapları sevdirmek, okuma alışkanlığı kazandırmak, imkanı olmayanların da kitap okumasını sağlamak, araştırmayı ve bilgi aramayı öğretmek, kısaca onları hayata hazırlamaktır.
"Bu kampanya Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin katılımına, Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olan her insan da bu kampanyaya muhtaçtır."