hatırlayabildiğim en uzak geçmişim, çocukluğum... her sabaha kavgayla uyanan bir çocuk olmanın; nedensiz dayak yiyen bir annenin evladı olmanın; yaz olsun, kış olsun, bayram olsun, okul açılsın, kapansın hiç ayağa yeni bir ayakkabı üste bir mont giymemiş bir çocuk olmanın hüznünü arıyor insan. göz yaşlarıyla bezenmiş olsa da, nefretle, öfkeyle dolu olsa da insan arıyor çocukluğunu. merakla sorduğum soruların cevabını bulmamış olmayı diliyorum bazen. şimdi aynaya baktığımda her şey güzel geliyor da; şimdi de o masumiyeti arıyorum. arıyorum ama, bir türlü bulamıyorum...