hz osman

entry55 galeri
    53.
  1. Sanıldığının aksine Sahabeler tarafından şehid edilmemiş olan Sahabe.

    Her bir devlet liderinin muhalefeti olduğu gibi, Hz. Osman'ın da muhalefeti vardı. Muhalefet, son dönemlerde idari amirleri yani valileri tenkit ediyordu. Son dönem dediğim de, Hz. Osman'ın son dönemleridir. Hz. Osman bir kuldur, hatasız kul olmaz. Hz. Osman bir hata yapabilir, fakat adı-üstünde muhalefet diyoruz, Hz. Osman'ın hatalarını büyütmeyi kendilerine görev biliyorlardı.

    Bazı bölgelerdeki muhalifler de, Hz. Aişe, Hz. Talha, Hz. Ali gibisinden Sahabe Büyüklerinin ağızlarından mektuplar yazıya geçiriyor, ve bu mektupları da muhalefet arasında gösteriyorlardı. Mektuplar tüm bölgelere (bölge dediğim de şehir) gönderilmeye başlandı ve insanlar "cihat" (isyan) için Medine Şehrine çağrıldılar.

    Miladi 656 yılında Hz. Osman 82-80 yaşlarındayken muhalefetten bir kısım insan toplandı. Daha doğrusu bir kısım muhalif kurulu toplandı. Bu kurul, Mısır'dan Medine Şehrine doğru gönderildiler. Bu kurul, valiyi Hz. Osman'a şikâyet ettiler. Hz. Osman da hakkındaki suçlamalara cevap verdi. Cevap verirken, büyük bir cömertlik göstererek, yönetim konusunda bazı hatalar yaptığını da itiraf etti.

    Bu olaydan sonra yine aynı yıl, yine 600-1000 ilâ 1600 kişilik 3 tane muhalif grup toplandı. Ve bu grup ta, Kufe, Basra ve Mısır'dan Medine Şehrine geldiler. Öyle-öyle olaylar. Daha sonra bu muhalifler Medine Şehrinde kendi güçlerine denk bir (askeri) birliğin varolup olmadığını araştırmaya başladılar. Ayrıca, Hz. Ali, Hz. Zübeyr, Hz. Aişe gibi Büyük Sahabelerle görüşerek de valiler konusundaki şikâyetlerini söylediler. Ayrıca yine bu gibi Sahabelerin Halife ile görüşmek için vasıta olmalarını istediler. Fakat Bu Sahabeler buna karşı çıktılar. Muhalifler de sanırım döndüler.

    Daha sonra, Basralılar Hz. Talha'ya, Mısırlılar Hz. Ali'ye, Kufeliler ise Hz. Zübeyr'e elçi gönderip halife olmalarını istediler. Bunun sebebi de şu, her şehirdeki grup, kimin halife olmasını istiyorlarsa onlara gidip halife olmalarını söylüyorlardı. Ama hepsinin de, gönüllerindeki halife başkaydı. Ama bu 3 Sahabeden her biri bu teklifleri katı bir şekilde reddettiler. Çünkü isyancılar tarafından yönetimin başına geçip, isyancılarla birlik olmak istemiyorlardı.

    Hz. Ali, muhaliflerin bu durumları yüzünden endişeye kapıldı. Sonra da, Oğlu Hz. Hasan'ı, Halife'ye gönderdi ki, bu durumu haber versin. Diğer Sahabeler de bir grup gençleri Hz. Osman'ın yanına gönderiyorlardı ki, Onun korunmasını sağlasınlar.

    Fakat muhalifler, örgütlenmiş, insanların beklemediği bir anda Medine Şehrine girip, Bu Şehri ele geçirmek istiyorlardı. Bunun için plan yapıyorlardı. Daha sonra evlerine falan gitmek için yola çıktılar. Bazı kaynaklara göreyse, Hz. Osman ile görüştüler Mısır valiliği hakkında. Ve oraya, Hz. Ebu Bekirin Oğlu olan Muhammed'i vali tayin ettiler.

    Ve kısa bir süre sonra, Muhammed ile ilgili bir yazı yüzünden Hz. Osman'ın evi yine kuşatıldı.

    Hz. Osman hakkındaki bütün suçlamalara cevap verip çoğu konuda onları ikna etti. Ve bir keresinde, Hz. Ali'nin tavsiyelerine uyup birtakım hatalarını da itiraf etti. Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in Sünnetine Uyacağını bildirerek, muhalifleri sakinleştirdi.

    Fakat Mervan Hz. Osman'ın izni ile bir konuşma yapınca ortalığın yine karışmasına sebep oldu.

    Hz. Osman, hançerlenerek Şehid Edilmiştir. Medine Şehrinde asiler ve ihtilalcilerle savaşmak ve Hz. Osman'ı kurtarmak isteyen insanlar olmuş, fakat Hz. Osman ihtilalcilere karşı silah kullanılmasını ve kan dökülmesini hiç istememişti.

    Bir kaynağın bize bildirdiğine göre, Hz. Osman'ın evinin kuşatma altında bulunduğu son günde, asiler Hz. Osman'a birçok sıkıntı vermiştir. Bunun üzerine Hz. Osman bir keresinde başını pencereden çıkarmış ve asilere şöyle seslenmişti: "Ey ALLAH'ın Kulları".

    Bu sırada, Hz. Ali'nin başında Resulullah'ın sarığı vardı. Ve kılıcını kuşanmış bir şekilde evden çıkıyordu. Oğlu Hz. Hasan ve damadı Hz. Ömer'in oğularından olan Abdullah da Onunlaydı. Ve bu 2 genç, Onun önünde yürüyordu.

    Olayın şahitlerinden Şeddad aktarıyor ki, kısa bir süre sonra ensar ve bir de muhacir yanlarına alarak Hz. Osman'ın evine ulaştılar. Ve bu büyük isyancı toplumu dağıttılar. Daha sonra, Hz. Ali, Hz. Osman'ın evine girdi ve bulunduğu odaya girdi. Ona Selâm Verip şöyle söyledi:

    "Esselamu Aleyke ey Müminlerin Emiri! Gerçekten Resulullah bu işe, arkasında olanla kendisine karşı gelene vurmakla ulaştı. Vallahi, gerçekten ben bu topluluğun seni katledeceğini görüyorum. Durum böyleyken, bize emret de biz de savaşalım."

    Hz. Ali, eve girmeden ihtilalcileri gördüğü için onların inatçılıklarını anlamıştı. Bu yüzden savaş gerekliydi.

    Fakat Hz. Osman, farklı bir şekilde düşünüyordu. Ve bu savaşma fikrine karşı şöyle dedi:

    "ALLAH Aşkına, ALLAH Hakkını bilen bir adamı ve benim üzerinde bir hakkım olduğunu açıkça söyleyen bir adamın, benim yolumda hacamat şişesini dolduracak kadar kan dökmesi veya kendi kanını akıtması asla olmasın."

    Hz. Abdurrahman bin Avf da savaşma düşüncesindeyken, Hz. Osman'ın düşüncesi gayet açıktı. Hz. Osman, hangi nedenden ötrü olursa olsun asla kan dökülsün istemiyordu. Hatta Ona göre, isyancılardan bile kan akmamalıydı.

    Hz. Ali yine aynı sözleri söyledi. Bunun üzerine Hz. Ali, Hz. Osman'ın yanından kalkıp, kapıdan çıkarken şöyle dedi:

    "ALLAH'ım, mutlaka SEN Biliyorsun ki, biz gayretimizi ortaya koyduk."

    Ardından Mescid-i Nebevi'ye Gelerek Ezan Okumaya Başladı. Cemaat Ondan kendilerine Namaz Kıldırmalarını istedi. Fakat O, Halife'nin evi kuşatıldığı için Mescide gelemiyorsa, kendisinin de namaz kıldırmayacağını bildirdi. Daha sonra tek başına namaz kıldı.

    Namazı bitti, Mescidden çıktı ve eve dönüyordu. O sırada, Oğlu Hz. Hasan babasına son gelişmeyi bildirdi:

    "Babacağım vallahi asiler Halifenin evine hücum ettiler."

    Hz. Ali şöyle söyledi:

    "inna lillah ve innâ ileyhi raciun (Biz Şüphesiz (her şeyimizle) ALLAH'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz). Vallahi Onu öldürürler."

    Gerçekten de, Halifenin evine birkaç kişi girip Onu şehit ettiler.

    O sırada Hz. Ali'ye sordular:

    "Ey Ebu'l-Hasan, Onun (Hz. Osman'ın) yeri neresidir?"

    "Vallahi O (Ona) pek yakın olan cennettedir."

    "Ya onu öldürenlerin yeri neresidir?"

    Hz. Ali 3 kez tekrar etti:

    "Finnâri, vallahi." (Vallahi ateştedir).

    --

    Hz. Osman, miladi 656 yılında, 82 ya da 80 yaşındayken Şehid edilmiştir.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük