cehennem gibi sıcak, ıslak, sık ve nemli ormanda bocalayan abd askerinin, orda doğup büyümüş milislere karşı kesin bir galibiyet sağlayamadığı bir savaş olarak kayıtlara geçmiştir.
o kadar ağır ve ıslak bir arazide full gear giden abd askerinin karşısında, elinde sadece ak-47, yedek 2-3 sarjör ve su matarası olan, ağaç tepesinde ya da bataklık içinde bekleyen, kumaş kıyafetli bir düşmanın olmasının farkını anlatmama gerek yok zaten.
abd her savaşın 2. dünya savaşı gibi "cephe savaşı" olmadığını vietnam'da acı bir şekilde anlamıştır.
adamlar ormanla bütünleşmişler. her taraf tuzak dolu. bir adım atıyorsun, kazıklarla dolu çukura düşüyorsun, bir anda 20 kişi korkunç bir şekilde ölüyor. bir noktaya basıyorsun, kafana 200 kiloluk kaya düşüyor. yürürken bir ipe takılıyorsun, el bombası patlıyor. ve bunlar her yerde.
sen ormanda 1 saatte 50 metre ilerleyemezken adamlar zaten ormanı sarmışlar, ağaç tepelerinde ilerliyorlar. sen onları ararken onlar zaten 10 dakikadır seni izliyorlar.
bir anda nereden geldiğini bilmediğin bir sniper mermisi kafanı parçalıyor.
sana sağdan ateş ediyorlar, sola doğru ateş ederek geri çekileyim diyorsun, istedikleri pusunun tam ortasına düşüyorsun.
psikoloji bitmiş. ordunun yarısı uyuşturucu bağımlısı olmuş. Hatta ordu içinde eroin satılmaya başlanmış.
teknolojin hiçbir işe yaramıyor. orman, bataklık gibi yerlerde vur-kaç savaşı yapan düşmana yukarıdan napalm atıyorsun, 20 kişi öldürüyorsun. adamlar senin birliğine gece baskını yapıyor, 100 kişi öldürüyor, kafalarını kesip tüfeklerinin üzerindeki süngülere takıyor ve destek gelmeden kaçıp ormana karışıyor.
yakaladıkları esirlere canavar gibi davranıyorlar.
bu nedenle abd vietnam savaşını kazanamamıştır.
"kazandık yeaaa, koyduk işte" diyerek ülkeden çıkmış, ancak savaş, vietkong lehine bir beraberlik ile sonuçlanmıştır.