Kadırgaya göre daha uzun bir gövdeye sahip olan kalyonlar, kadırgadan farklı olarak büyük yelkenlere ve toplara sahipti. Büyük oldukları için daha fazla insan taşıyabilen kalyonların manevra kabiliyeti kısıtlıydı ve kadırgalar gibi süratli hareket edemiyordu. Bu nedenle XVI. yüzyılın ortalarından itibaren gemi inşasında kalyonlara üstünlük sağlayan yeni özellikler kazandırıldı. Özellikle Girit Seferleri sırasında Osmanlılar, Venediklilerin karşısında hafif kalan kadırgaların yerine kalyon yapımına ağırlık verdi.
Avrupalı devletler, Atlas Okyanusu’ndaki güçlü gelgit akıntıları ve rüzgârlar nedeniyle kadırgalarla ne ticaret ne de savaş yapabiliyordu. XV. yüzyıl sonlarından itibaren okyanus gemiciliği gelişti ve XVI. yüzyıl sonundan itibaren Avrupalı devletler yelkenli gemilere geçerek kalyonları birer top bataryasına dönüştürdü. Böylece deniz savaşları yeni bir nitelik kazandı.
Akdeniz’in iklim şartlarına uygun olarak ve zaman içerisinde geliştirilen kadırgalar, bu coğrafyada uzun yıllar kullanılmıştı. Ancak XVI. yüzyıl sonlarından itibaren Akdeniz’e gelen ingiltere ve Hollanda’nın kalyonları, kadırgalara üstünlük sağlayarak Akdeniz’e hâkim olmaya başlamıştı. Bu devletlerin gemilerini kiralayan Venedik, Girit’i kuşatan Osmanlı donanmasını engelleyerek denizde Osmanlılara karşı üstünlük sağlamayı başardı.
Venedik kalyonları karşısında Osmanlı kadırgalarının âciz kalması sonucunda Osmanlı devlet adamları kalyon inşasına karar verdi ve böylece kadırgadan kalyona geçiş süreci Osmanlı donanması için de başladı. Dolayısıyla Girit Seferi, Osmanlı gemi teknolojisindeki değişimde ve donanma stratejisinde önemli bir dönüm noktası oldu.