89'da Bulgaristan'dan Türkiye'ye göçen bir ailenin çocuğu olarak yazıyorum, ırkçı değildir. Bu insanlara o zamanlar Türkçe kitaplar, atatürk'ü anlatan kitaplar yasaktı ve köşe bucak gizlice okunurdu. O nedenle içlerinde çok büyük bastırılmış milli duygularla bu ülkeye göçtüler. Özelikle 89 dediğimde göçmen kesim ne demek istediğimi anlar. Bu zamanda gelen güruh sınırdışıdır. Evini tarlalarını, hayvanlarını maddi neyi varsa bırakıp apartopar gelmişlerdir. Ne için peki? Soyadlarını değişmek istemedikleri, asimile olmak istemedikleri için. Her zaman türkiye aşkını nasıl şu anki almancılar yaşıyorsa onun gibi, ama dönemin medyasını ulaşılabilirliği de hesaba katarsan körü körüne severek gelmişlerdir. Şimdi sorsanız ne derler emin değilim. Ne zorluklar çekildiğine ben bir çocuk olarak şahit olabildim. Suriyeliler kadar sahip çıkılsaydı keşke bu insanlara. Genelleme yapacağım ama bu insanlardan ne taşkınlık duyarsınız, ne taciz. Aksine çalışkan bilinirler. Güzel de çocuk yetiştirir, eğitime önem verirler. Özetle ırkçı değiller asla, ama eski milliyetçiliklerinden de eser yoktur. Hayal ettikleri ve gördükleri karşısında hüsrana uğramışlardır.