Uludağ Sözlük'e ilk üye olduğumda 16 yaşındaydım, dördüncü nesildim. Uludağ'dan önce Ekşi Sözlük'te üyeliğim vardı. O yaştaki bir çocuğun o zamanlar için çok da popüler olmayan bu tarz sözlüklere merak sebebi neydi, ben de bilemiyorum. Ekşi'deki yaş grubuna uygun bir yaş aralığında olmadığım ve açtığım konular da lise düzeyinde kaldığı için o kadar dışlanmıştım ki uludağ sözlük'ün kurulması beni çok mutlu etmişti.
Şu an 30 yaşında ve on ikinci nesil biri olarak demem o ki, bugünün normali sizlersiniz bunu biliyorum ve kendi kendime 'ulan benim burda ne işim var?' demekten de kendimi alamıyorum.
Ben uludağ Sözlük'e hep dışardan bakan biri oldum, zirveye bir kez katıldım, orda da ufak bi' tatsızlık yaşayınca bir daha hep arka planda olmayı tercih ettim. Arka planda olmak, insanlara biraz daha senin hakkında atıp tutma rahatlığı veriyor, bunun farkındayım ama buna rağmen arka planda kalmak o zamanlar için benim doğrumdu, pişman değilim. 2015 yılında burada (bkz: dede korkutma sal cocuklari) nicke sahip yazarla tanıştım. Tek çocuk biri olarak demeliyim ki öz kardeşim olsa onu anca bu kadar kendime yakın görebilirdim. insanlardan bu kadar korkan, kendi hayatını hep birkaç cümleyle geçiştirmeyi tercih eden biri olarak ona içimi döktüm diyebilirim. Kendi hayatım için onu çok büyük bir kazanım olarak gördüm hep. Uludağ sözlük'ün bana kattığı en büyük değer o oldu, bana kardeş oldu.
30 yaşında biri için şu an sözlük'ün aşırı sıkıcı gelmesi normal arada nesil farklılığı var. Sol frame için kafa yormaya gerek yok orası her zaman bok gibiydi. Siz eğlenmeye bakın.