George orwell’in ünlü romanından uyarlama bir distopik drama filmidir. michael radford tarafından senaryolaştırılıp yönetilen film, totaliter yönetim ve düşünce polisinin devamlı gözetimi altında olan okyanusya’da bir kayıt departmanı çalışanının(winston smith) hayatını ve işbirlikçi olmayanların maruz kaldığı psikolojik kırılma sürecini anlatıyor.
Film, olayların genel sıralaması açısından romanla karşılaştırıldığında biraz eksik kalıyor ya da romanda anlatıldığı gibi aynı dehşeti, gerilimi, umutsuzluğu, yıkımı, o kargaşayı iliklerinizde hissedemiyorsunuz film öyle duygusuz (hatta romanı okumayan biri için film sadece kafa karıştırıcı da gelebilir) fakat romana sadık en güçlü bölümlerden biri işkence sahnesi idi.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2107039/+
--spoiler--
Winston’ın güncesindeki “Özgürlük iki kere iki dört eder diyebilmektir” yazısı üzerine işkence sırasında dört parmağını kaldırıp kaç parmak görüyorsun diye sorulduğunda winston, ısrarla dört der ve işkencenin dozu artar. Yapılan işkenceye son verilmesi için beş olduğunu kabullenir fakat buna inandıramaz.
- gözümle gördüğümü nasıl yadsırım? iki kere iki dört eder.
+ hayır, winston. Bazen beş eder, bazen de üç eder. Bazen aynı anda hem beş hem üç ettiği de olur.
--spoiler--
Önemli olan hayatta kalabilmek değil, asıl önemli olan insan kalabilmek.