dune

entry60 galeri
    41.
  1. öncelikle; yüzüklerin efendisi dışında bu kitapla kıyaslanacak başka bir kitap yok.- Arthur C. Clarke.

    bir bilimkurgu hikayesi mi? fantastik bir kitap mı? mesih anlatısı mi? yoksa akıcı bir roman mı? bilmiyorum. ama hangi dala koyarsanız koyun, o dalın en iyilerinden olacağı konusunda şüphe yok. yani siz hangi tarafını görmek isterseniz o ihtiyacınızı gideriyor.

    ben şahsen bilimkurgu tarafından ziyade, yaratılan mesih karakterini daha çok merkeze koydum. zaten yeterince fanatik olan bir topluluğun başına geçen, bene gesseritlerin yılarca süren faaliyetleri sonucunda oluşan hurafelerle desteklenmiş, kendi intikam arzusuyla, fremenlerin cihat ve nefret tohumlarıyla tamamlanmış bir karakter oluşum hikayesi. karakterin de burada kendi doğrularıyla değil, ortam ve şartlara göre şekillenen duruma göre davrandığını görüyoruz. yani kendisi de bir dini lider olmayı istemiyor ama böyle bir topluma ancak bu şekilde liderlik edebilir. dönemin şartlarını iyi analiz etmiş, yani ümmetini iyi tanıyan bir peygamber gibi diyebiliriz.

    genel olarak hikayeye bakarsak; arrakis isimli bir çöl gezegeninde geçiyor hikaye. bu gezegende baharat denen bir ürün yetişiyor. bu baharat, sadece çölden çıkarılmakla beraber dev çöl solucanlarının da bu baharatın oluşmasında kilit bir rol aldığını söylemek gerek. yani solucan yoksa baharat da yok diyebiliriz. simbiyotik bir ilişki. baharat; insan ömrünü uzatıyor, geleceği görebilme yetisi kazandırıyor, gezegenler arası yolculuklar için seyrüseferlerin ihtiyaç duyduğu hesaplama yeteneğini geliştiriyor. yani çok kritik bir öneme sahip. tahmin edeceğiniz gibi de baharata sahip olan, dünyaya sahip oluyor.

    arrakis bir çöl gezegeni. bir damla su yok desek yeridir. o yüzden insanlar damıtıcı giysi denen bir kıyafet giyiyorlar. yani vücutlarından çıkan her atığı suya çeviren bir mekanizma. ter, idrar, dışkı, nefes vs. zaten bu teçhizat olmasa çölde hayata kalmak imkansız. o yüzden su da hayati bir öneme sahip. ölen insanların bile suları alınıp değerlendiriliyor. su kıtlığının dışında çölde gezen çöl solucanları, saatte 700 km'ye ulaşan fırtınalar ve gezegenin siyasi gerginlikleri, orayı yaşanmaz hale getiriyor.

    zamanında butleryan cihadı denen bir savaş olmuş. insanlar ile yapay zeka arasında ve bu savaşı matrix'in aksine insanlar kazanmış. yaşananlardan ders alan insanlar da yapay zeka kullanımını yasaklamış. hem dini hem de kanunen bu yasaklar geçerli. (yazar bunu 1966 yılında yazmış. bilgisayar yok, yapay zeka yok. bunu düşününce tekrar bir durup saygı duyası geliyor insanın.) o yüzden bilimkurgu evreninde çok da efsane teknolojiler görmüyoruz. bu da hikaye çok uzak bir zaman diliminde geçmesine rağmen, ortamı biraz daha günümüze yakın kılıyor. işte tam da bu yüzden baharatın önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor. bilgisayarlar olmadığı için, insan zekasını geliştirmek sadece baharatla mümkün.

    bir de hanedan gerginlikleri var. genel olarak ilk kitapta harkonnen ve atreides hanedanlarının çekişmesini görüyoruz. game of thrones'in uzayda geçen hali yorumlarının sebebi bu. evet biraz politika ve komplolar mevcut ama bu ilk kitabın bence baskın olduğu taraf değil.

    bunun dışında bene gesserit tarikatı, uzay loncası, imparatorluk güçleri arasında hep bir çekişme ve denge mevcut. bir yandan da ciddiye alınmayan ama gezegenin asıl sahipleri fremenler.

    baharat yüzünden bütün galaksinin dikkatinin, normalde kimsenin umurunda olmayacak çöllerle kaplı bir gezegene üşüşmesini hayretler içinde okuyorsunuz. temel ihtiyaçlardan birisi olan suyun yokluğunda, bir toplumun bütün kurallarının nasıl su üzerinden şekillendiğine hayret ediyorsunuz. bütün bu olanlar o kadar tanıdık ve o kadar olası ki. hala daha anlamını ve geçerliliğini yitirmeyen bir kitap kesinlikle.

    bilimkurgu eserleri arasında bu kadar sevilmesinin sebebini okuyunca anlıyorsunuz. benim de şu ana kadar okuduklarım arasında en iyisi. kurgu sevmeyenlerin bile hayran olacağı türden.

    yakında filmi de çıkıyor. pandemi dolayısıyla ertelenmeseydi bu hafta içerisinde izleyecektik ama olmadı. çok başarılı bir film geleceği kesin. arrivalve bladerunner filmlerinin yönetmeni olan denis villeneuve çekti filmi. david lynch yapımı eski bir filmi de var ama pek tavsiye etmiyorum.
    1 ...