Hazarlar tarih sahnesine Sabar Türkleri’nin devamı olarak çıkmışlardır. Günümüzde Hazar denizi adında yaşamaya devam eden Hazar ismi tarihî kaynaklarda, 558 yılında Sabarlar’ın siyasî varlıklarını kaybetmelerinden önceki Sâsânî-Sabar savaşları dolayısıyla geçer. X. yüzyıl islâm tarihçisi Mes‘ûdî, iranlılar’ın Hazar adını verdiği topluluğa Türkler’in Sabar (Sabîr) dediklerini söylemektedir. Hazarlar Arapça kaynaklarda Hazar, ibrânîce’de Kuzari, Latince’de Chazari/Gazari, Grekçe’de Khazaroi, Rusça’da Kozar/Kazarin, Macarca’da Kozar/Kazar, Ermenice’de Hazir-k, Gürcüce’de Hazar-i, Çince’de T’u-Chüe Ho-sa (K’o-sa) adıyla zikredilmektedir.
Hazar ülkesi genelde Hazar deniziyle Karadeniz arasındaki sahayı kaplıyordu. Güneyde Kafkas dağları sınır olmakla beraber Azerbaycan ve irmîniye sık sık Hazar hâkimiyetine girmiştir. Bu topraklar kuzeyde idil (itil) Bulgar Türkleri’nin ülkesine, Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara, hatta Kiev’e kadar uzanıyordu. Hazar Devleti, esas ağırlık merkezi önceleri Terek nehri boyunda iken daha sonra idil, Yayık, Don ve Kuban nehirlerinin havzalarına yayılmış ve önemli ticaret yollarını kontrol altına almıştır. Devletin temel unsuru Ak Hazar ve Kara Hazar diye iki gruba ayrılan Hazar ahalisiydi. Vii ve iX. yüzyıllarda iyice genişleyen Hazar Hakanlığı’na idil Bulgarları, Kama ve idil boylarındaki çeşitli Fin kavimleriyle Burtaslar ve Orta Dinyeper (Özü) yöresindeki Slav kavimleri de itaat ettiler. En geniş zamanında Hazar ülkesinin sınırları Yayık ve Cim nehirlerinden batıda Dinyeper nehrine kadar uzanıyordu.
Musevi türklerdir. Bugünkü torunları da Karay Türkleridir. Yahudilerin 13. Kolu olduklarına dair teoriler vardır fakat pek ciddiye almamaktayım.