2002 mayıs ayı 17. gün. iki sene önce dünyanın en mutlu insanı olduğum günde iki yıl sonra neler yaşayacağımı nelerin değişeceğini sorsalar inanın aklıma gelmeyecek olaydı. geldi.
henüz çocuk yaştayken bu haberi tek başınıza karşılamak. daha doğrusu o yaşta bu ihtimalin farkına varmak. olmaması için içten içe yalvarmak. içten içe yalvarırken aslında korkulanın olduğunu ve az sonra haberdar olunacağını farkına varılması. çaresizliği en büyük haliyle hissetmeniz. çaresizliğin insanın içinde anlatılmaz bir hal aldığı o anlar. evet hepsini yaşadım.
6 yıl önce trafik kazası. etrafınızda kimsenin olmadığı kendinizi güvensiz hissettiğiniz bir anda hem de. anneniz ve kardeşinizin duyacağını düşündüğünüz anları yaşadım. koşmak istemek, hiçbirşey görmek istememek, duymak, konuşmak, avutulmak, istememek. sadece yalnız kalmak istemek. afallamak. yarını düşünemeyecek durumdayken yarını düşünmek.
onun hiçbir suçu olmamasına rağmen ona kızmak sizi yalnız bıraktığı için. yapayalnız kaldığınız için ve hayatınızın mahvolduğu için.
ilk şokun ertesindeki yalan ağlayışları görmeniz ve tabi sizin durumunuzun farkında olmayan hayatınız boyunca affetmeyeceğiniz gülen kahkaha atan insanları görmek. hiçbirşeye yaramayan avuntuları dinlemek. artık sen varsın denilmesini duymak. duyduklarından nefret etmek. kendinizi bulunduğunuz ortamdan atmak istemek. gittiğiniz yerdekileri görünce daha da yalnız kalmak. ağlayışları görmek istememeniz sonunda tek başına bir sandalyede bayılmanız ve hiçbirşey hatırlamamanız. ertesi sabah uyandığınızda içinizdeki o tarif edilmez duygu. ve yılların geçmesi hayatınızın ve beklentilerinizin baştan aşağı değişmesi hayal kuramamanız...
ve içinizdekileri sözlükte gördüğünüz bu başlığa yazmak istemeniz. hepsini yaşadım. hala da yaşıyorum hayalsiz isteksiz ve öylesine...