tamamen kurgu olan, sadece hasan sabbah ve bir kaç isim dışında gerçek bir yanı olmayan bir barthol romanı.
öncelikle hasan sabbah'ın, cennet bahçesi şeklinde bahçe yaptırıp, müridlerine uyuşturucu vererek onları cennette bir gün geçirtip, sonra "bakın ben insanları cennete götürebiliyorum, şehit olursanız her gününüz böyle geçecek" diye kafaladığı, tarihi bir efsanedir, gerçekliği yoktur. alamut kalesinin kalıntıları bugün hala durmaktadır ve yapılan arkeolojik çalışmalarda, kale ve çevresinde bu tip bahçeler olduğuna dair bir bilgiye rastlanmamıştır.
müritlerin haşhaş kullandığı ve uyuşuk kafa ile daha kolay güdüldükleri ise doğrudur zaten haşhaşi denilmesinin nedeni budur, bu kelime ingiliz dilinde de "assasin" olarak suikastçi kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır.
ama gelin görün ki, bu romanda sabbah müritlere uyuşturucu çakıyor, kafası güzel müridleri muazzam dizayn edilmiş yeşillik bir bahçeye taşıtıyor, özel yetiştirdiği kadınları da "huri" ayağına kafası güzel elemanın yanına gönderiyor. felekten bir gece yaşatıyor. ayılamadan da tekrar boktan yatağına bırakıyorlar. mürid o kadar inanıyor ki, hasan sabbah "git uçurumdan kendini at" dediğinde hiç düşünmeden gidip kendini uçurumdan atabiliyor cennete gitmek için.
bak bu kısım doğru olabilir. ama motivasyonun cennette pompa yapmak olduğunu zannetmiyorum. uyuşturucu müptelası yapıp, "yine uyuşturucu istiyorsan dediklerimi yap" diye motive etmiş olabilir. anasını babasını uyuşturucu parası vermediler diye bıçaklayıp öldüren insanlar yok mu günümüzde? o hesap.