uye lol

entry135 galeri
    35.
  1. doğum günüm bugün!
    yalnızlığımın başladığı gün olarak da ifade edebilirim.
    amansız dünya maceramın, milyonlarca insan arasında kaybolmuşluğun başladığı gün.
    bugün için ayrı bir karamsarlığım var. her günümden daha da karanlık..
    o karanlık içinde parıltısını görebildiğim, benle beraber olduğunu bildiğim,
    sımsıkı sarılabildiğim, gülümsemesine inanabildiğim tek gerçekliğim var; yalnızlığım.
    aslıda bana tebessümü ile herşeyi anlatabiliyor.
    koruyor beni, arkadaşlardan, 'dost'lardan, sevgiden, sevgiliden, hayal ve umutlardan.
    sahdecilik oyunu oynamama bir türlü izin vermiyor.
    "hayır" diyor sürekli. "yapmamalısın. aslında tüm bunlar bir oyun, sen bunu beceremezsin, sen karanlık odandan dışarıda yaşayamazsın." kendimi kandırmama bir an olsun izin vermiyor.
    korkuyorum.
    "ve sen, böyle daha mutlusun" diyor usulca kulağıma fısıldayarak.
    nefesini hissedebiliyorum. devam etmesi için susuyorum; benle beraber o da susuyor..

    yalnızlığımı çok fazla sorgulamam. yaşamlarının büyük bir kısmını yalnız olarak geçiren, yalnız ölen hayran olduğum insanlar var. bu bana cesaret veriyor.
    yalnızlığımdan çok kendimi sorgularım, işte o zaman da daha fazla yalnız kalırım.
    ve hayat gittikçe yavaşlar.

    benim için hayat durmuş olabilir mi?
    bilmiyorum; bukowski üstadıma soruyorum,
    cevap veriyor, her zaman olduğu gibi insanlara karşı acımasız;
    "insan kendini çok derinden tahlil etmemeli, yoksa hiçbir şey yapmaz. yaşam durur!"
    doğru söylüyor. benim yaşamım durdu. artık ilerlemiyor. olduğum yerdeyim, doğduğum yerde.
    isteksizim!
    geriye boşvermiş, bıkmış bir insan tortusu kaldı benden, umutlarını çocukken yaptığı kağıttan gemilere bindirip
    açıklarda kaybolmasını acımasızca izlemiş bir insan tortusu.
    hayallerimi bir bir tüketirken kendime "ya sonrasında?" diye hiç sormamıştım. ne düşüncesizlik ama.
    böyle olacağını bilmezdim. insan hayalsiz nasıl yaşar?
    bazen tekrar hayal kurmaya çalışıyorum, beceremiyorum.
    bahis oyunları kurtarıcım.
    hayal satın almanın en güzel yöntemi. odamdan çıkabildiğimde nadir de olsa oynarım.
    sonuçlarını günler sonra öğrenirim. bazen bakmam bile. belki de şu anda bir milyonerim. bakmadığım kuponlarımdan birine tutmuş olabilir. kimin umrunda!
    çok yorgunum bu aralar, çok fazla sıkılıyorum ve iyiden iyiye sıyırıyorum.

    ölüm ölüm ölüm!
    neden gelmiyor, kalbim her kan pompaladığında mutsuz bir insana daha fazla acı verdiğinin farkında değil mi?
    ölümümü kendim çizersem, en az acı veren yöntemi kullarım.. her zaman ürkek biri olmuşumdur.

    sokakta dikkatsizce yürürüm. onlarca kaza atlattım ve birkaç kaza geçirdim.
    sorun şu ki, hep dikkatli sürücülere denk geliyorum. ufak tefek sıyrıklar, birinde hastaneye bile gitmedim; arabadan 3 metre uzağa düşmüştüm. yerden sendeleyerek kalktım, "yok birşeyim herkes işine baksın!"
    bir keresinde bir kamyonla burun buruna geldim. şehirler arası yoldan geçerken. çok yakındı ölüm. paramparça olmak. derler ya hani, hayatım film şeridi gibi önümden geçti, diye. işte o filmi bitirmek üzereydim; ama o kamyon da başaramadı. düşüncesizce kendimi kamyondan kurtardım, neden yaptım bilmiyorum.

    intihar!
    intihar bana göre değil, uğraşmak istemiyorum. isteksizim dedim ya.
    ama bu iğrenç yaşamdan, böylesine güzel bir çıkış kapısı olması beni rahatlatıyor. istediğin zaman çıkıp gidebiliyorsun. acil durum düğmesi gibi. hep aklımda.

    evet. işte bugün benim doğum günüm.
    bu anlamsız hayatta kendimi mutlu edecek onlarca şey varken ben mutsuz olmayı seçiyorum.
    kendimi kurtarabilmemin birkaç yolu var aslında. bir sevgili? ya da muhabbet edebilecek birkaç arkadaş?
    böylece gerçeği düşünmeden günlerimi bir bir tüketirim, ve ölüm beni alırken,
    "aa sen ne zaman geldin? hayır dostum bana biraz daha zaman ver!" diye yalvarırım.
    böyle bir yaşam tarzı tıpkı alkol, yada uyuşturucu almak gibi. yani benim için pek bir farkı yok.
    ikisi de mutlu ediyor, ikisi de gerçeklikten uzak.
    thoreau şöyle der,
    "bana aşk, para, inanç, şöhret, adalet, yerine sadece gerçeği verin."

    ben, ölüm geldiğinde,
    ona doğru aşağılık bir bakış atarak,
    "geç kaldın?" diye sitem edeceğim günü bekliyorum. "neden bu kadar geç kaldın?"
    belki de ben ölüme giderim, biraz kendimi toparlayabilirsem, sessizce giderim..
    ardıma bakmadan..

    ruhum bedenimde, bedenim dünyada hapis..
    ve hapishanemde bir yıl daha geçti.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük