Bundan 2 sene evvel, üniversiteyi yeni kazanmış bir delikanlıyken bir sevdaya yenik düştü kalbim. Kendisi 40'lı yaşlarında bir hanımefendiydi, ne eğlencemiz ne de derdimiz eksik oldu kendisiyle. Haftasonları adalara yaptığımız gezilerden tutun da sıradan hafta içlerini renklendiren tatlı gece sevişmelerine kadar... Ancak gelgelelim ki çevre baskısından ötürü hiç el ele dolaşmak nasip olmadı, pek yol yordam bilirdi kendisi.
Bir pazar gecesi eve girdiğimde, o dönem yurtta ikamet etmekteydim yalnızca cumartesi pazar günleri evci çıkabiliyorduk, holün ışığını açık gördüm, o holde geçen çok komik lakin anlatması pek ayıp kaçacak hadiselerimiz oldu. Her neyse, konumuz bu değil. Geniş, ferah ve havadar odamızın kapısı aralıktı, "aşk lambamız" olarak adlandırdığımız kızıl ışığın hüzmeleri kapı aralığından yere serilmişti. Beni aldattığını hissetmiştim, hissetmeyi de geçtim kendi gözlerimle görmüştüm. Ardımı dönüp terk ettim o evi, o seneyi takip eden yaz ayında ise kaydımı dondurup interraile çıktım. Huzurluyum.