Bunun için bir klavuza, çok yüksek bir anlayis gücüne ihtiyacımız olduğu kanaatinde değilim ben.
dogdugumuzdan beridir kadınlarla beraberiz çünkü.
kadının gizemli, çetrefilli iç dünyasini anlamak cinsinden düşünceleri de, bir erkeğin anlayiş kapasitesinde bir sorun olmadiktan sonra manasız ya da abartılı bulurum.
elbette bir kadının tabiatını biz erkeklerin kusursuz bir biçimde anlaması gerekir. çünkü olması gereken, doğal olan budur.
herkes anlaşılmak, desteklenmek, duygu ve davranışlarının mantıklı izahlarını diğerinden de duyabilmek, sorunlarının çözümü noktasında destek bulmak, hak ettiği değeri görmek ya da değerli olduğuna inanmak ister.
kadın erkek ilişkisinde duygusal yönden yakinlaşmanin basit sevgi gösterileriyle yeterince geliştirilemeyeceği ve bir süre sonra tikanacaği aşikardır.
bu hususta daha fazla yol almak isteyenlerse çoğu zaman kadinlardir. fakat duygusal ve düşünsel boyutta bu arzularin karşilik bulabilmesinin olanaksız olduğu durumlarda, karşilarindaki erkeğin potansiyeli ve gerçeğiyle yüzleştikleri zamanlarda anlayıştan beslenen derin bir sevginin de olanaksız olduğu gerçeğiyle yüzleşmiş olurlar.
bu da ağir bir yoksunluk duygusuyla kişinin mücadele etmesi demektir. yani bir uzvu olmadan yaşamak zorunda olan insanın yaşadiği sıkıntılara benzetebiliriz bu durumu.
kadinin kendisine eşlik edemeyen insanı değiştirmeye çalışmasi da istenilen sonucu vermez.
çünkü gerçek manada olumlu sonuçlar kadinlarin arzu ettiklerinin de ötesinde gelişen sonuçlardır. ismarlama sözlerle, davranışlarla tatmin olabilmek, butunleşme ve tam anlamiyla heyecan ve uyumluluk elde edebilmek, sözün kisasi mutlu, memnun olabilmek olasılık dahilinde değildir.
şunu bilmemiz gerekir ki, aradiklarimiz (ihtiyaç duyduğumuz) aradiklarimizdan daima daha fazlasidir.
aradığımız kadını erkeği kendi elimizle yaratsak, şekillendirsek bile bu, tam olarak ihtiyacımız olan şeyin karşılığı olmayacaktir.
yani, aradığımız kişinin bizi veya bizim onu bulmamiz gerekecektir.
