dr cureklibatur ve bay arkin

entry236 galeri video1
    121.
  1. (#4414304)

    farklı algılamakta ısrar eden yazar için;

    demokratik cumhuriyetlerde yeterli oy alan kişilere yönetme yetkisi verilir. günümüz türkiyesinde olduğu gibi %47 alan bir parti ona oy vermeyen %53 lük kesimi de yönetir. sistem içerisinde "ben sana oy vermedim, sen benim başkanım değilsin" gibi itirazlara yer yoktur. bu demokrasinin, uygulanmakta olan rejimin gereğidir. sistem yanlış ise bu ayrı bir tartışma konusudur. ama şu anda ülkemz bu sistemle yönetilmektedir.

    iktidar sahibi hükümet nasıl kendisine oy vermeyenleri yönetme yetkisine haizse, onları temsil etmeye de mecburdur. mesela devletin bir savaşa girme ihtimali olduğunu varsayalım. seçim öncesi iki partiden birisi savaş karşıtı, diğeri ise savaşın kaçınılmaz olduğu yönünde beyanatlar versin. eğer halk savaşa girelim diyen partiyi çoğunlukla seçerse bu milletin iradesidir, ve savaşın sorumluluğu da hükümetle aynı oranda seçmene de aittir. yani ne demekmiş... hükümetler halkın çoğunluğu tarafından seçilir ve icraatlarında halka karşı sorumlulardır. hükümet icraatları doğrudan halka maledilebir böylece.

    abd örneği verilmiş. bush'un ikinci dönemde seçilmesinin en büyük nedeni ırak'taki savaşı destekliyor olmasıydı. tabi ki abd halkı içerisinde savaş karşıtları vardır, lakin çoğunluk savaştan yana hükmettiği için bush göreve gelmiştir. abd başkanı ülkeyi yönetmek için yetkiyi halkatan almıştır. ve halkının verdiği destek ve yatkiyle savaşa girebilmiştir. abd başkanı kadar abd halkının da bu savaşta rolü vardır. %60 istedi diye %40 lık kesim suçlanamaz diyen varsa, bilmeli ki bu demokrasi sisteminin sorunudur. çoğunluk her zaman azınlığı yönetir. demokrasi bunu gerektirir. bununla sorunu olanın sistemle sorunu var demektir.

    gelelim devletin icraatlarının halka etkilerine. diyelim ki devlet yetkilileri (halka rağmen) ermeni soykırımı başta olmak üzere hakkındaki tüm suçlamalar için muhataplarından resmi şekilde özür diledi. yani suçukabul etti. ortaya çıkacak sorunlardan(tazminat, toprak ve hak iadeleri gibi) devlet değil halk mağdur olacaktır. bu yüzden devlet yöneticileri halkatan bağımsız olarak düşünülemez.

    halk içerisinde karşıt fikirler olması çok doğaldır. her iki taraf da görüşlerini açıklar, çoğunluğun desteklediğinin çizdiği yolda gidilir. yönetim şeklimiz aynen budur. buna karşı koymak demokratlığa sığmaz.

    halkın büyük kesiminin desteklediği şekilde sorunları çözmek, seçilen hükümetlerin asli görevbidir. bu yüzden zaten halk onlara yönetme görevini verir. bu istekler azınlıkta kalan bir kısmın menfaatlerini zedeleyebilir. ama çoğunluğun yönetme hakkı olduğu sistemlerde bu doğru olandır.

    bu duruma itirazlarında anlaşıldığı üzere, demokrasiyi hazmedemeyen dr. azınlığın menfaatleri doğrultusunda çoğunluğun isteklerini yanlış bulmaktadır.

    devletin özür dilediği bir kişiye verdiği tazminat bile halkın vergileriyle ödendiği için, devletin özrü halkı bağlamaz şeklinde saçma beyanlar havada kalmaktadır.

    anlamadığım bir nokta da sünni-türk kavramını bana yazdıklarında özellikle vurgulamasıdır. hiç bir yazımda türkiye sünni türklerindir, diğerlerinin yaşam hakkı yok gibi sapıkça bir deyişim yoktur. türkiye cumhuriyeti devleti bünyesinde yaşayan, devletinin mmenfaatlerini güden her insan türk halkını oluşturmaktadır. etnik kökenlerinin bir önemi yoktur. herkes eşit haklara ve imtiyazlara sahiptir. türklük kelimesini ırk ayrımı olarak alan bu yazar kişisi bilmelidir ki türk halkı dediğim her an, türkiye'de yaşayan, türkiye'ye içten bağlı insanları kastetmekteyim. türkü, alevisi, kürdü, lazı, ermenisi, çerkezi vs. dahildir buna. bunun yanında, kökeni ne olursa olsun, ayrılıkçılık yapanlara, destekleyenlere, ülkeme zarar vermek isteyenlere de karşıyım.

    yine de anlamadıysan, sorun değil. sen anlayana kadar anlatmaya devam ederim.
    4 ...