Literatüre "Altın Elbiseli Adam" ismiyle giren bu eşsiz buluntu, Kazakistan'ın Issık Göl yakınlarındaki Esik (Issık) Kurgan'da 1969-1970 yıllarında gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Esik Kurgan, 45 büyük kurgandan oluşmakta olup 3 km'lik bir alana yayılmaktaydı. Kazılar sırasında Esik Kurgan alanının merkezindeki mezarın yağmalandığı görülmüş ancak merkezdeki mezarın güneydoğusundaki mezar odasında ise Altın Elbiseli Adam buluntularının korunabildiği tespit edilmiştir. Karaçam kütüklerinden oluşturulan mezar, 3 m. uzunluğa, 2 m. genişliğe ve 1.20 cm derinliğe sahiptir. Mezar odasının kuzeyinde gözleri kamaştıracak kadar ışıltılı, dört bine yakın altın parçadan yapılmış bir elbise ile tahta zemin üzerinde yatan tigine ulaşılmış, radyo karbon analizlerinde tiginin 17-18 yaşındayken öldüğü, kurganın ise MÖ. 5. veya 4. yüzyılda inşa edildiği anlaşılmıştır.
Tiginin üzerindeki zırh, ince bir işçiliğe sahip altın plakalarla kaplanmıştır. Başında sivri uçlu, alt tarafı bağlanabilir özellikte üçgen bir tolga göze çarparken sol kulağında firuze bir küpe asılıdır. Üzerindeki kırmızı renkli deri kaftan/ceket üçgen formlu altın plakalarla süslenmiştir. Kaftan, onaltı adet hayvansal motifle süslü bir kemerle kuşatılmıştır. Kemerin solunda kırmızı kınlı bir kılıç, sağda ise kabzası hayvansal üslupta bir hançer yer almaktadır. Sağ elinde ise bir kırbaç tutmaktadır. Alt tarafta yün bir pantolon, ayağında ise koncu figürlü altın plakalarla süslü deri çizme giymiştir. Sivil kullanıma uygun olmayan bu süslü elbise sadece resmi törenlerde ve bayramlarda giyilirdi.
Yalnızca konar-göçer küçük bir topluluktan ibaret olduğu düşünülen Türkler hakkında (Proto Türkler) Esik Kurgan'da ortaya çıkarılan sanatsal kimliği üst düzeydeki buluntular ile yanlışlıklar ortadan kalkmıştır. Hem sanatsal hem de yazılı belge niteliğindeki buluntuların Esik Kurgan'da gün ışığına çıkarılması geleneksel görüşlerin ve teorilerin çürümesini sağlamıştır.
Aynı kurgandan çıkarılan ve üzerinde Ön-Türk Alfabesi ile “Khan Uya üç otuzı (da) yok boldı. Utugsi tozıltı” (Tigin, 23’ünde öldü. Esik halkının başı sağ olsun) yazısı bulunan gümüş kap, MÖ. 5.-4. yüzyıllara tarihlenmekte olup aynı zamanda bu yazı örneği, Göktürk alfabesi ile yazılan Orhun Abideleri'nden bin yıl daha eskidir. Gümüş kap üzerindeki yazı, iskitlerde ve eski Türk boylarında yazının oldukça gelişmiş olduğunu ortaya koymaktadır.