ben kökümden kurudum, daha yeşeremem ki.
gözü elde olana, ''benimsin'' diyemem ki
artık kendi kendime ben ümit veremem ki.
birgün gerçek seveni bende bulurum belki.
küsüyorum feleğe, düştüm bitmez çileye.
artık bana fırsat yok kahkaha ile gülmeye.
bana yemin edenler sözünde durmadı ki,
sende git sende unut, kimler unutmadı ki?
inanamam rüyama, ben küsmüşüm dünyama.
yeter ki, sen mutlu ol. sakın bana acıma.
böyle acı çok çektim, sanma ki dayanamam
acıyanım sen olma, kandırma inanamam.
bana her defasında haramdan bahsederdin,
''bilmediğim şahısla ben evlenemem'' derdin.
benim geçim kaynağım, kavaldan, davuldan.
müslüman koca buldun, başı kalkmaz kumardan.
bir baktım, kahvehanede zavallının birisi,
'' otur yanıma dedi, senin yüzde ellisi.''
mecbur, parası bitmiş. para dileniyordu.
tanımak istese bile, beni tanıyamıyordu.
kız, bu muydu annenin milyoner eniştesi?
o akşam geldiğinde, nasıldı neşesi?
işte o akşam senden para istemedi mi?
sen param yok deyince, doğru de demedi mi?
o mutluluk, o neşe demek o akşam bitti.
aradın mı acaba haram yiyen selim'i?
kumar kağıtlarıyla kim vururdu kafana?
ben sana suç bulmuyorum, yazık olsun annene.
hani seni alırken altınlara sarmıştı,
senin karşılığında, annen köşk yaptırmıştı.
senin karşılığında, annene köşk yaptırmış!
annen köşkte oturur, bacak bacak üstüne,
ağlanacak haline, güldürdün beni yine...
hani bileziklerin? nerede küpelerin?
hani o eski düzen, o neşeli evlerin?
hani o güllerin, o cibinliklerin?
çöreklenmiş koynuna, geziyorsun elleri.
inci boncuklarıyla süslenmiş gelinlikler,
hadi şimdi göreyim, nerde seni sevenler?
o dolu filelerin, birden nasıl boşaldı?
ben yine acıyorum, sanma selim hoşlandı.
gülüm, kuyumcularda bozuldu altınların
kahvelere taşınmış yemek masaların.
hani beni taşlardın, yoktu benden kötüsü!
seccadeleri bile oldu masa örtüsü!
müslümansın, tövbe de allah adamı yakar.
hani kocanda namus, neresinde ar?
kız kocanın yaşları bir dolu akar.
bundan böyle o adam pencereden çok bakar.
saksı da boynu bükük kız gelinlik güllerin
kahveye perde oldu, gördüm gelinliklerin.
kahvede dün oturdum beyinin masasına
baktım ismin yazılı, örtünün ortasında.
birgün kumarhanede karıştırdım defteri
deftere başlık yapmış kocanın resimleri.
hiç düşünmedin mi tez biter hazır para.
beyin kayıplarda, duyuyorum ara sıra.
beyinin adını kayıp ilanı verdim.
parası çok kaçmıştır, dış devlete söyledim.
otuz altı gün oldu, demek eve gelmedi?
mektup yazmıştır ama postacı getirmedi.
postacı da alıştı ondan rüşvet yemeye
gören başladı artık yüzüne tükürmeye
yaklaş azacık dedim, sana bişey diyeyim.
kocan kayıp değilmiş, müjdeni de vereyim.
ceketini buldular, cepte kumar kağıdı.
beyoğlu sokağında dilencilik yapardı.
ben onu zor tanıdım, o beni tanımadı.
kaç para boya dedim? içinden mırıldandı.
sandığının üstünde boya, simit parçası
çamur, yağ pislik dolu pantolonun paçası.
bir ekmek parasına dedi boyayacağım
memnun olursun dedi, bol cila vuracağım.
bağırıyordu kocan, parlamazsa para yok!
ekmek gözünü tutsun, sana bir simitte çok.
zamanında ekmeği atardın bayat diye
attığın ekmeği ekmekleri köpeklerle paylaşır
ne bulursan atardın ben zenginim diye
senin çöplerin için bezmişti belediye.
annen durduğu köşke kiracılar alırmış
annen kiracısına, hizmetçilik yaparmış.
r a z ı o - l u y o r m u s u n - g e c e - k o n d u l a r ı m a ?
görmek istemiyorum, girme rüyalarıma
bir zamanlar bey diye hitap edilen adam
içimi döküyorum, acıyorum sana sevdam
cami kapılarından geri gelmeyeceğim
küsme az dinle beni,
bak, ben ne diyeceğim?
bir zaman fakirlere para dağıtıyormuş
bak allahın işine
şimdi de topluyormuş
en çok güldüğüm taraf
hani altın dişi?
dişi de satmış yemiş.
bilmem allahın işi.