" Allenby'nin karma ordusunun takibi altında Türk birlikleri Suriye’yi boşaltıp Halep’e doğru çekilirken, Faysal ve Lawrence, aç, susuz, hatta çıplak Türk erlerini izlediler. Havadan ingiliz tayyareleri ricat halindeki Türk askerinin üzerine bomba ve çivi atıyordu.
Şam yakınlarında bir boğazdan geçen büyük bir Türk birliğinin Faysal ve Lawrence kumandasındaki Araplar tarafından geçidin iki tarafındaki dağlardan makaslama ağır makineli tüfek ateşine alınarak çoğunun şehit edilmesi, sonraki yıllarda yeni Türkiye Cumhuriyeti ile Arap alemi arasında gereken yaklaşmayı engelleyen en mühim hadisedir.
Bu bozgunda binlerce askerin Araplarca şehit edildiğini gören ve sonra Cumhuriyet Türkiyesi'nin kuruluşunda mühim görevlere gelen Türk subayları, Ekim 1918’de geçen bu olayı hayatlarının sonuna kadar unutmamışlardır. Zira Türk askeri o topraklarda islam’ın şerefini savunuyordu.
Yoksa Türk devleti olmasaydı o Arap ülkeleri müstakil devlet olacak değillerdi. O tarihte tek müstakil Arap devleti yoktu. Osmanlı imparatorluğu'na dahil olmayan bütün Arap ülkeleri ingiltere, Fransa ve italya sömürgesi idi. Nitekim Osmanlı'dan koparılan o ülkeler müstakil olmadı, ingiliz ve Fransız sömürgesi oldu. Üstelik Türk askeri artık o ülkeden Anadolu’ya çekiliyordu.
Ama ingiliz altınının cazibesi, devlet, din, iman, millet, halife, padişah, bayrak, namus, şeref gibi bütün mefhumların üzerinde idi.."