“Okullarımızda ve bütün kültür kurumlarımızda ‘Milli Eğitim’ esas kabul edilmiştir. Tuttuğumuz yol budur; çocuk dini eğitimini ailesinde alacaktır. Bu arada ilahiyat Fakültesi gibi, dini eğitimi takviye edecek kurumlar da kurmak üzereyiz. Fakat bu zaman meselesidir.
Hâlbuki devrimimizin tam dönüm anında topraklarımıza göz dikerek saldırmak isteyen düşmanın, dini ele alarak birçok fitne ve fesatla halkı kandırmaya kalkıp türlü entrikalar çevirmekten çekinmeyeceği de muhakkaktır.
Biliyor musunuz ki, Mussolini, peşindekilerle buraya gelirse nasıl gelecektir? Önünde dervişler, hacılar, hocalarla gelecektir. Din adamlarını, elinde silah olarak kullanacaktır.”
Tam burada, üye arkadaşlardan biri, heyecanla atıldı:
“Paşam, rahat olun… Bu devrim yerleşmiştir. Millet bunu anlamıştır, benimsemiştir. Devrimlerimizin, halk tabakalarına kadar her tarafta kökleşmiş olduğu kesin. Bundan emin ol Paşam.”
Mustafa Kemal bir an durdu. Sonra, hepimize teker teker sordu:
“Arkadaşınızın bu fikrine ne dersiniz?”
Verilen cevaplar içinde, bu fikre tam olarak katılan yok gibiydi. Bunun üzerine Paşa:
“Arkadaşlar… Devrimlerimiz henüz, yenidir. Dedikleri gibi; kökleşip, benimsendiği hakkındaki kanaatimiz ancak ileride karşılaşacağımız olaylarla doğru çıkacak ve gerçekleşecektir.
Fakat şimdi buna emin olmalısınız ki, bugün başına şapka giyen sakalını bıyığını traş eden, smokin ve frakla cemiyet hayatında yer alanlarımızın çoğunun kafalarının içindeki zihniyet hala sarıklı ve sakallıdır…”
(Niyazi Ahmet Banoğlu, Nükteler Atatürk, istanbul 1978, s. 681–682.)
▪︎ Kaynak 》 Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009