Temel evrimsel karineye göre erkeklerin yüzde 20 si kadınların yüzde 80'i tarafından talep edilir. Yüzbinlerce yıldır dışarıdan herhangi bir müdahale almayan doğal seleksiyon bu şekilde işlemiş ve erkeklerin yüzde 80 i çoğunlukla herhangi bir kadına erişememiştir. Bu durum günümüz algılarıyla olumsuz gibi algılansa da güçlü, zeki ve adaptif genlerin gelecek nesillere aktarımı yoluyla homo saphiensin diğer türlere ve doğaya karşı hayatta kalabilmesini sağlamıştır.
Homo sapiens türünün tahmini 10.000-40.000 yıl önce genlerinde meydana gelen br mutasyon sonucu bilinç kazanması akabinde örgütlü ve sosyal yaşam gelişmeye başlamıştır. Bunun sonucunda ise insanlar daha büyük kitleler halinde, işbirliği içinde yaşamaya başlamıştır. Birkaç bin yıl önce ise tarım toplumuna geçilerek kadın-erkek ilişkilerinde de büyük dönüşümler yaşanmıştır.
ilk olarak evililk kurumu ile yüzde 20 yüzde 80 denklemi kırılmaya başlanmıştır. Din yolu ile evililik dışı ilişkilerek lanetlenerek bu yapı sağlamlaştırılmıştır. Burda da temel amaçlardan biri evlilik yolu ile mümkün olan en hızlı üremenin sağlanmasıdır, çünkü tarıma geçişle birlikte büyük miktarda emek ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Avcı toplayıcı döneme göre ise daha büyük bir nüfusun doyurulabilmesinin önü açılmıştır. Bu üreme sonucu ortaya çıkacak çocuğun da pek tabii olarak korunmaya ve işler hale gelinceye kadar bakılmaya ihtiyacı olacaktır. işte evlilik kurumunun çıkış sebeplerinden biri de budur. Hem herkese 1 kadın düşebilmesi hem de çocuk bakımının garanti altına alınabilmesidir.
Son birkaç bin yıldır durum buna benzer gitmektedir. Ancak teknolojinin çok hızlı ilerlemesi ve evlilik kurumunun eski gücünü yitirmesi ile birlikte kadın ve erkek birbirine çok kolay ulaşabilmektedir. Ancak evlilik kurumunun zaten kadınlara çok fazla ulaşamayan yüzde 80 için getirildiğini belirtmiştik. Evliliğin artık eskisi kadar yüceltilmemesi ve evlilik dışı ilişkilerin normalleşmesi bu noktada erkek nüfusunun tamamına aynı oranda katkı sağlamamıştır. Kadınlar milyonlarca yıldır genler vasıtası ile taşınan içgüdülerini daha rahat dinleyebilir hale gelmiş ve yeniden ilgilerini erkeklerin en iyi yüzde 20'lik kısmına kaydırmışlardır. Avcı toplayıcı dönemdeki gibi vahşi doğa ortamına benzer acımasızlıkta gitmese bile kadın erkek ilişkileri yavaş yavaş genlerin ve içgüdülerin etkisine bırakılmaktadır.
Sonuç olarak erkeklerin sevgilili bulamama nedeni arz ve talepte ortaya çıkan büyük dengesizliktir.