islam dini peygamberi muhammet.
getirdiği din ile milyonların hayatını değiştirmiş, onlara mutluluğu bahşetmiş, zeki insan.
onu sevmek!
bana göre karışık bir duygu.
annenin çocuğunu sevmesi ne kadar koşullu bir sevgiyse, müslümanın muhammet'i sevmesi de o derece koşullu bir sevgidir.
allah'ı sevmek, allah'a ibadet etmek, ondan af dilemek!
tek taraflı, karşılıksız aşk.
bundan süphe duyuyorum, bu insanın kendini tatmin etmenin başka bir yolu değil de nedir.
uyuşturursun aklını.
peki, biliyorum.
"dinler toplumların afyonudur."
geçelim bu faslı.
ama şöyle bir düşündüm. bir müslüman muhammet'i sevmek zorunda değil.
namaz kılıp, oruç tutup, hacca gittin mi tamamdır.
tamam, insanları seveceksin, hoşgörü ve sevgi dini islam.
iyi de bunlar koşul değil ki!
allah seni korkutuyor, senin onu sevip sevmemen onun umrunda değil. eğer sadece onu sevmeni isteseydi, cehennemi insanlara söylemezdi bile. öldüğünde ise bakardın ki, seni seven, sana onca nimeti veren yaratıcın, onu sevmediğin için sana böyle bir sürpriz hazırlamış.
olması gereken bu!
lakin, onun istediği, ona kulluk etmeniz, yanında da sevmenizi eşantiyon olarak istiyor.
dünyaya gönderilmiş bir insan yaşamı boyunca allah'a kulluk etmekle zorlanıyor, yapmazsan ateşlerde sonsuza kadar yanacaksın deniliyor. o da kendisine biçilen ömrü kulluk ederek geçiriyor ve bunları kendisine verilen süre boyunca isteksiz ve bir o kadarda hoşnut olmadan yapıyor.
ardından sevmediği bir allah'ın ve sevmediği bir peygamberin cennetine gidiyor.