Cenabı hakk, insanları yaratmadan evvel rızıklarını yaratmıştır. Taksimata (paylaştırma) gelince: bu herkesin durumuna konumuna gayretine ilmine ve muhakkak ilahi programa (kader) göre çeşitlilik arzeder. Kısaca Rızıklar 2 türlüdür. Allahın taktir ettiği lokması ve kendi say'ü gayretiyle elde ettiği malı nimet ve refahı. Neticede hepsini veren yine allahu tealadır (c.c.) fakat helalden isteyene helal, haram yollara sapana haramdan gelir. Harama tevessül ise müslümanı helalden mahrum bırakır. Konu uzun olduğu için fazla yer işgal etmemek adına değişik kaynakların linklerini aşağıya bırakıyorum. ilmi Nasibi (rızkı) olan bi zahmet buyursun okusun. Zira zahmet olmadan rahmet olmaz..
--spoiler--
insanların zihnini, elde edememe veya kâfî gelmeme endîşesine sürükleyen ve son derece meşgûl eden mes’elelerin başlıcalarından biri de “rızık”dır ki, dilimizde “nasîb, kısmet ve dünyâlık” diye de ifâde edilir.
Rızık, kader programının ağırlık merkezini teşkil eder. Rızık, insanın ana karnında teşekkülü ile başlar, kader sicilindeki kayıtlara uygun olarak ecele kadar devam eder. Ecel, bir mânâda dünyâya âid rızkın bitim noktasıdır.
Rızık, bütün mahlûkat için ezelde takdîr olunmuştur. Artmaz ve eksilmez. Sebeplere tevessül ise, rızka sebep olarak takdîr olunduğu kadar netice verir.
Dolayısıyla bütün mahlûkâtın rızkı Allâh’a âiddir. Âyet-i kerîmede buyurulur:
“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca AIlâh’ın üzerinedir.” (Hûd, 6)