Teoride: Şimdi adam diyor ki, ben bu evi veya arabayı evlenmeden önce aldım. Tapusu ruhsatı benim üstüme.
Sadece Evlendikten sonra edinilen mallar olası bir boşanma durumunda davaya konu olur.
Pratikte: genelde boşanma davasını kadınlar açar ve mahkeme eninde sonunda o kadının maddi manevi tazminat almasına hükmeder.
Dava açıldığı anda ihtiyadi tedbir kapsamında sizin malınıza mülkünüze tedbir konur. Satamazsın, devredemezsin.
Senin o (bkz: benim) diye düşündüğün mallar davada bir nevi teminat olur. Dava sonunda da mahkeme tarafından açık arttırmayla satılır.
Eğer varsa böyle evlenmeden önce evi arabası olan damat adayları, çoğu kişi bu şekilde evini arabasını kaybetti. Kulağına küpe olsun.
O sokak ortasındaki kadın cinayetleri, kadın sadece boşanmak istediği için ya da başka biriyle dost hayatı yaşamaya başladığı için çıkmıyor.
Olay sadece nafaka değil. Maddi manevi tazminat. Nafakayı da düzenli ödemezsen senede 1 kez 3 ay tazyik hapsine çarptırılırsın. Ömrün cezaevlerinde geçer. Karısına nafakayı ödeyemediği/ödemediği için sayısız kez içeri girip çıkan adamlar tanıyorum.
Hükmedilen tazminatı da ödemezsen malın mülkün sattırılır.
Sonra vay efendim bilmiyordum, vay efendim benim ne işim var cezaevinde demeyin.