kaşgarlı mahmut

entry52 galeri
    23.
  1. Kaşgarlı Mahmud ´1000´ yaşında

    UNESCO 2008'i "Kaşgarlı Mahmud Yılı" ilan etti.

    Çok kısa tanıtımı ile Kaşgarlı Mahmud bir Türk âlimi ve Türkoloğudur.


    Kaşgarlı Mahmud, 1008 yılında Kaşgar'ın 45 km. Güney batısında Opal kasabasında doğan, Doğu Karahanlı Devleti'nin Hakanı Muhammed Buğra Han'ın torunu, veliaht Hüseyin Çağrı Tigin'in oğludur. Yani Karahanlı hanedanının şehzadesidir.

    Büyük eseri Divan-ü Lugat-it Türk'ü 1074'te yazıp bitirdikten sonra, 1077'de Arap/islam imparatorluğu'nun başkenti Bağdat'a giderek büyük eserini Bağdat Halifesi El Muktediye'ye sunup 1080 senesinde tekrar Kaşgar'a döner. Bu büyük Türk alimi bir zamanlar ders verdiği Opal kasabasında 75 yaşında vefat eder.

    Opal'daki türbesi, etrafı çınar ve söğüt ağaçları ile çevrili tepedeki Mahmudiye mezarlığındadır. Anısına bu kasabada heykeli dikilidir.

    Arap/islam imparatorluğu, Emevilerin (661-750) ve Abbasilerin (750-1258) iktidarı dönemlerinde; islam dinini dünyaya yaymak için batıda Kuzey Afrika ve ispanya'yı aşarak Fransa içlerine kadar (732 Poitier Savaşı) doğuda iran ve Afganistan'ı aşarak Çin'e kadar (Talas 751 savaşı) sınırlarını genişlettiler.

    Araplar, Türklerle ilk defa 651'de Halife Osman zamanında Kafkasya bölgesindeki Hazar Türkleri ile karşılaştılar, komşu oldular, sık sık savaştılar ve islamiyet'i onlara kabul ettirmeye çalıştılar.

    Daha sonraki senelerde Araplar, Orta Asya'da yayılmaya başlayınca, oralardaki Türk oba ve boyları ile karşılaştılar, onlara da islam dinini kabul ettirmeye çalıştılar. Birçok Türk boyları ve kentleri de bu yeni dini kabul ettiler.

    islam'ı devletin resmi dini olarak 944-945 senelerinde Karahanlılar, 977-1030 senelerinde Gazneliler, 1000-1010 senelerinde de Selçuklular kabul ettiler.

    Kaşgarlı Mahmud'un yaşadığı (1008-1105) döneminde Orta Asya'ya ve çevresine bu devletler hakimdi.

    Karahanlı devleti resmi din olarak islam'ı kabul edince, hakanları Satuk Buğra Han, Abdülkerim adını aldı, bütün Karahanlılar da isimlerini bir sene içinde Arap/islam isimleri ile değiştirdiler.

    Türkler islam dinini kabul edip yeni inanç ve ahlak nizamına uymaya çalışırken, Araplar da Türklerden kahramanlık, mertlik ve temizlik gibi özellikleri benimsemeye çalıştılar. Böylece Türk-islam medeniyeti adı verilen tarihi bir gelişme süreci başladı.

    Türk geleneklerini her şeyin üstünde tutan Karahanlılar, Türk dil ve edebiyatını oluşturmada öncülük yaptılar. Edebi eserlerinde Hakaniye Türkçesini kullandılar. Başkentleri Kaşgar da Türk-islam bilgi ve kültür merkezi haline geldi.

    işte bu ortamda doğup büyüyen Kaşgarlı Mahmud, Arapların örf ve âdetlerini, dil ve kültürlerini Türklere kabul ettirme faaliyetlerine tepki olarak, veliaht olmasına rağmen kendisini tamamen ilme adamış, 20 sene Türk boy ve obalarını karış karış gezerek araştırmalar yapmıştır. Bu birikimlerini Türk dil ve kültür birliğinin sağlanmasına harcayarak, Türk kültür ve dilinin Araplardan geri olmadığını, Türk dili ile Arap dilinin atbaşı beraber yürüdüğünü göstermek ve Arapların Türkçe öğrenmesini sağlamak maksadıyla 20 senelik bilgi birikimi ile senede (1072-74) meşhur Divan-ü Lugat-it Türk'ü yazmıştır.

    DiVAN-Ü LUGAT-iT TÜRK NEDiR?
    Türk lehçesinin lügatı (sözlüğü) anlamına gelen Divan-ü Lugat-it Türk, XI. Yüzyıl Orta Asya Türk toplumunun ilk sözlüğü, ilk dil bilgisi, tarih ve coğrafya kitabı, yani türk toplumunun ansiklopedisidir.

    Divan-ü Lugat-it Türk, Türkçe madde başlıklı Arapça kapsamlı bir sözlüktür. Büyük boy 319 sayfa olup, her yaprakta 17 satır bulunmaktadır. Kâğıtları vaktiyle Çin, Hindistan, Afganistan gibi Doğu ülkelerinde yapılmış sağlam ve kalın kâğıtlardandır.

    Ne yazık ki Divan-ü Lugat-it Türk'ün kendi el yazma nüshası elimizde yoktur. ilk yazımdan 192 sene sonra, yani 1226 senesinde Saveli Ebu Bekir oğlu Muhammed'in yazdığı tek nüsha vardır. Divan-ü Lugat-it Türk'te Türkçe kelimelerin hangi manalarda nasıl kullanıldığını göstermek amacıyla Türkçe cümleler, ibareler, deyimlere de yer verilmiştir.

    Kaşgarlı Mahmud bu eseriyle Araplara Türkçe öğretmek, Türkçenin Arapça ile boy ölçüşebileceğini, Türklerin sadece muharebe meydanlarında güç, kuvvet gösteren değil, kültür alanında da önder ve örnek olabileceğini göstermeye çalışmıştır. Buna da gerek duymuştur. Çünkü o devirde Türkler Bağdat'ta bulunan Hilafet makamında söz sahibi idiler. Siyasi ve askeri güce sahip olmanın yolu, Türklerle dost olmak, onların dillerini öğrenmek, onlara yaklaşmaktan geçiyordu.

    Kaşgarlı Mahmud, Türk boylarını dolaşırken şivelerini, edebiyatlarını, sosyal yaşamlarını, atasözlerini, hayvanlarla gösterilen takvimlerini, giyim-kuşam ve tedavi şekillerini not etmişti. Yaşadıkları yerleri kâğıt üzerine işaretlenmiş, yani haritalarını çıkarmıştı.

    Daha sonra Doğu Türkistan merkez olmak üzere bölgenin haritasını yapmıştır. Bu o zamanki dünyanın ilk haritasıdır. Divan-ü Lugat-it Türk'teki o harita bölgenin bugünkü haritası ile örtüşmektedir. (Anadolu, Arap yarımadası, Hindistan, iran, Irak, Çin bu haritada görülmektedir. EK-1)

    Kaşgarlı Mahmud 1000 sene önce yaptığı bu harita ile ilk coğrafyacı, ilk haritayı yapan kişi unvanını da almıştır.

    Kaşgarlı Mahmud'un bu dev eseri Divan-ü Lugat-it Türk, yeni Uygurcaya, Çinceye, ingilizceye, Rusçaya çevrilerek ünü Türk Dünyası'nı aşmış, dünyaya mal olmuştur. Bu yüzden de UNESCO 2008 yılını "Kaşgarlı Mahmud Yılı" ilan etmiştir.

    ESER NASIL BULUNDU?
    Üzülerek söylemek gerekir ki, biz Türkler ne yazık ki bu dev eseri çok sonra keşfetmişiz.

    Diyarbakırlı Ali Emiri Efendi (1857-1924) istanbul'da oturmaktadır. Okumayı çok sever, adeta kitap kurdudur. Ömrünü kitaplara ve okumaya adamıştır. Talat Paşa, Ziya Gökalp, Kilisli Muallim Rıfat Bey, büyük şair Yahya Kemal sık sık bir araya gelir, edebiyat sohbetleri yaparlar. Ali Emiri Efendi, bir gün Sahaflar Çarşısı'nda Sahaf Burhan Bey'in dükkânına uğrar, el yazması Divan-ü Lugat-it Türk'ü görür. Kavga-dövüş pazarlığı ile 30 liraya satın alır. Diyarbakırlılar Kıraathanesi'ne gider, Kilisli Muallim Rıfat Bey'in de bulunduğu topluluğa bu kitabı nasıl aldığını anlatır. Kilisli Muallim Rıfat Bey (1874-1953) çok ilgilenir, bu kitabın adını ansiklopedilerden bildiğini söyleyerek kendisine vermesini ister. Ali Emiri Efendi kitabı vermek için bir şart koşar. O da, bu kitabın Türkçeye çevrilmesidir. Kilisli Rıfat Bey söz verir ve Divan-ü Lugat-it Türk'ü alarak 1917-1919'de iki sene boyunca Türkçeye çevirir.

    Divan-ü Lugat-it Türk; Ali Emiri Efendi tarafından keşfi ve Kilisli Muallim Rıfat Bey'in çevirisi ile Türkçeye kazandırılmış olur.

    1941 yılında ünlü Türkolog Besim Atalay da (1882-1965) üç cilt olarak tercümesini yapar. Böylece "eser" Türk okurlara sunulmuş olur.

    TÜRKiYE'DE NELER YAPILDI, YAPILIYOR?
    - Divan-ü Lugat-it Türk üzerinde bilimsel çalışmalar yapılmak üzere Türk Dil Kurultayı toplanıp tartışmalar yapıldı, tebliğler yayımlandı.

    - Kültür Bakanlığı'nca tasarlanan biçimde ingilizce, Fransızca, Rusça ve Çince bol resimli basılarak dağıtıldı.

    - Üniversitelerde sempozyumlar düzenlenerek Kaşgarlı Mahmud ve Divan-ü Lugat-it Türk hakkında bilgiler ve tebliğler dağıtıldı. istanbul Büyükşehir Belediyesi, Rize Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi bu hususta öncü oldular.

    - Ünlu Türkolog Besim Atalay'ın Türkçe çevirisi 4 cilt olarak yeniden basılıp yayımlandı.

    - Yabancı ülkelerde, bilhassa Çin'de/Doğu Türkistan'da ve diğer Türk devletlerinin başkentlerinde Kültür Bakanlığı temsilcileriyle koordineli olarak toplantılar ve seminerler yapıldı. Halen de yapılmaktadır.

    BiZLERE DÜŞEN GÖREVLER...
    Milletler tarihlerindeki önemli şahsiyetleri, büyük olayları ve eserleri anarak, koruyarak ve tanıtarak dünya medeniyetindeki yerlerini güçlendirir; insanlığın ortak tarih ve kültür mirasına katkıda bulunurlar.

    Türk Dünyası ve hatta dünya medeniyeti için böylesine önemli bir şahsiyetin ve Türkçemizin bu abide eserinin her bakımdan günümüz kuşaklarına, diğer toplumlara ve gelecek nesillere anlatılıp tanıtılması; hepimize, özellikle de bilim, sanat ve kültürle ilgili kurum ve kuruluşlara düşen çok önemli bir görevdir.

    UNESCO'nun önayak olduğu "1000. Yıl" kutlamasını bu konuda bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Bu alanda yayın kuruluşlarımıza ve medyamıza da çok önemli bir görev düşmektedir. Tabii bu faaliyetler sponsorlarını da beklemektedir.

    --spoiler--
    Türk edebiyatı dergisi kaşgarlı mahmut özel sayısından derlenmiştir.
    --spoiler--
    2 ...