Fazıl Hüsnü Dağlarca, ortaokulun son sınıfına gelince babası onu Kuleli Askeri Lisesi'ne yazdırmak ister. Oğlunun subay olmasını arzu etmektedir. Oysa Dağlarca üniversiteye gitmek ve eğitimini yurtdışında sürdürmek amacındadır.
Babası ile bir öğle yemeğinde bu konuyu tartışırlar.
Sonrasını Dağlarca şöyle anlatacaktır :
"Peçetemi efendice masaya koydum. Duvarda üst üste konmuş Kuran'lar vardı ; en üsttekini, bir tırnak büyüklüğünde olanı, annemin sınav günleri için cebimize koyduğu küçük Kuran'ı sandalye üstüne çıkarak aldım. Öptum üç kez. 'Ben subay olmayacağım' dedim. Oturdum yerime. Yemeğime başladım.."
Babası, düzenli aile yaşamlarında karşılaştığı bu tek başkaldırıyı şaşkınlıkla izler. Ayağa kalkarak gider, Kuran'ların en alttaki, en büyüğünü alır, üç kez öptükten sonra "Ben seni subay yapacağım" der saygın bir sesle. Ve babasının dediği olur. Dağlarca 30 Ağustos 1935 tarihinde subay çıkacak ve o gün kendi parasıyla, ilk şiir kitabı "Havaya Çizilen Dünya"yı yayımlayacaktır..