ibn i sina muslumanlar arasinda belki de allah'in varligini ispatlayabilen tek kisidir. mantigi sudur: hersey vardir, bazi seyler fiziki olarak, bazi seyler zihni olarak. demek ki "allah yok, cunku fiziki bir karsiligi yok" diyene "ama fikri olarak var ki oturup hakkinda tartisiyoruz iste" diyebilecek bir malzeme ortaya cikarmistir. cunku fiziksel varligi kabul edip fikri varligi reddedersek bu sefer tutarli olmak adina adalet, ozgurluk, hak, esitlik vs. bir ton kavrami da terketmek zorunda kaliriz. cunku bu kavramlarin hicbirisinin fiziksel bir karsiligi yoktur, sadece fikri aleme aittir.
ama siradan musluman ibn i sina'nin olusturdugu bu argumani anlayabilecek bir beyin yapisina sahip olmadigi icin allah'in varligini fiziksel kulvarda ispatlama gayretine duser. sorsan "allah elle tutulmaz gozle gorulmez" der, ama allah'i daima fiziki buyukluk ve varliklarla anlayip anlatma hadisesine girer. cunku siradan musluman allah'in kendisine es bulmasini, para kazandirmasini, mal mulk sahibi etmesini ister. neden? cunku adi ustunde "siradan"dir ve dunyalik pesindedir, dolayisiyla allahina da bu dogrultuda dualar eder, allah'tan beklentisi budur. bunlarin buyuk baslari da allah kavramini din adi altinda pazarlayip buyuk insan surulerini guder, onlari kandirir ve ellerinde avuclarinda ne varsa onlara coker. arada savas cikartip canlarina da el koyar. siradan musluman'in sevdigi allahci iste budur, firsatini bulsa yapacagi sey de aynen budur; o nedenle ne ibn i sina'dan anlar, ne de argumanindan.
bir kafir olarak bile ibn i sina'ya saygi duyarim: argumanini da belki "allah'in varligi meselesi"ni gerektigi kulvara soktugu icin degil, ama muslumanlarin ic organlarini ortaya cikarma kapasitesinden dolayi takdir ederim.
bir kafir icin allah'in varligi bir mesele degildir; mesele olsa olsa o bahsedilen allah'in varliginin ya da yoklugunun kendisini ne kadar ilgilendirebilecegidir, ki bunun cevabi da koskoca bir "hiç"tir.