gümüşhane'deydik... peder nöbetçi müdür. bir telefon geldi bir komiserden. terminalde bir adam kafası iyi hap mı varmış neydi üstünde... "sicilini söyle" demiş komisere, o da tırsınca pederi aramış. peder de
sicilini söyleyip "benim sicilimi ver geçmişini ziktiğimin herifine" deyip kapadı.
ulan adam ecevitçiydi diye ordan oraya sürüldü zaten. gümüşhane'desin nereye sürecekler seni daha, neyden korkacaksın.
"polisin hangi durumlarda ve kimlere tolerans gösterdiği" merak edilmiş.
askeriye gibi düşünün... olayı yukarıdan aşağıya doğru müdür, amir komiser silselesi etkiler. o yüzden bir hükümet değişince önce illerin emniyet müdürleri değişir dikkat ederseniz de... 20 senedir aynı parti diye denk gelmediniz belki.
üstteki başta il emniyet müdürü sonra silsele bir kaç müdür aşağı doğru belirtir yaklaşımı... "oğlum bana laf getirmeyin!" gibisinden... amir komisere söyler...komiser de polislere söyler "müdürün emri var ağzımıza sıçar dikkat edin" diye... bu ister yumuşak ister agresif bir yaklaşım olsun.
mesela bir polis için en zor yer ankara merkezdir. zikini sallasan kimi bilmem ne müsteşarına kimi milletvekiline bilmem ne daire başkanına ooo bi dünya adama yakındır... sen de ankara'nın yarısı. bir zaman sonra polisler salmaya başlar sık denk geldiklerinden... nereye ne kadar kaçabilirsin ki?
bir de etik olarak... etik olarak diyorum iyi dinleyin... şimdi o etik kaldı mı bilmiyorum.
eskiden kimse kimseyi "suç, utandıracak bir kabahat vs" için aramazdı. kendi repütasyonu için.
buradaki polis de görevini yaptığından ve haklı olduğundan en fazla bir görgüsüz, ne oldum delisi birisi tarafından şikayet edilirse edilir. iyi kötü nüfuzu ismi olan biri uzak durur kendi repütasyonundan dolayı. polis ablaya bir şey olmaz merak etmeyin.
çünkü terbiyesizliği yapan karşısındaki.