yusuf

entry58 galeri
    19.
  1. esra özkan yazmış. kim yönetmiş bilmem;

    Onu ilk gördüğümde oldukça çirkin gelmişti gözüme.
    Küçücük bir et yumağı gibiydi. Henüz birkaç haftalıktı.
    Biraz büyüyüp palazlanınca bizim olacaktı.
    Şimdi annesine ihtiyacı vardı. Babası ve annesi inanılmaz
    güzellikte mavi tüylere sahiptiler. Ondan önceki yavru ise
    müthiş bi eflatun renginde idi. Meraklanıyorduk. Acaba
    bizim muhabbet kuşumuz ne renk olacaktı...
    Karbeyazdı. Doğduğunda aylardan Ağustos'tu.
    Bize geldiğinde ise Ekim. Eşime doğum günü
    armağanıydı o. Oldum olası severdi kuşları.
    Hemen kafeslerin en güzeli, yemlerin en kalitelisi
    bulundu, alındı. Ben özgür bir ruhun hapsedilmesine
    karşıydım hep. Bu, kuş bile olsa, salarım diyordum.
    Salarsan ölür, kargalara yem olur. Hayatta kalması için
    bu gerekli deyip ikna ettiler. Erkek dedi, bize onu
    veren arkadaşımız bizde ona isimler aramaya başladık.
    Her ismi söylüyor tepkisini bekliyorduk.
    Karbeyazdı. Albino imiş cinsi. Pamuk dedik yok,
    kardelen dedik yok. Yusuf dedi eşim. Tepki verdi.
    Ben, olamaz derken yeniden ve yeniden.
    Adı Yusuf oldu kuşumuzun. Koca Yusuf.
    Bir kuşa verilecek en garip ad.
    Aylar geçtikce onu konuşturmaya uğraştık durduk
    Sonunda oldu. ilk sözü cici babacık, ardından
    aşkım, canım ve şimdi hatırlayamadığım bir çoğu.
    Bize öyle alışmıştı ki, cam açık bile olsa uçmaz
    gezinirdi evde. O bizim akıllı kuşumuzdu.
    iki yıl olmuştu evimize neşe katalı, bir gün ben
    hamile olduğumu öğrendim. Her türlü riske karşı
    onunla aynı ortamda bulunmamalıydım.
    Anneme gönderdik içimiz acıyarak. Doğumdan
    sonra ise dayım istedi onu. Dayım yalnız yaşardı.
    Bana arkadaş olur. demişti. Öyle de oldu.
    Kelimelerine bir de dayıcık eklenmisti şimdi.
    Dayım mutlu, o mutlu Çınarcık'ta yaşıyorlardı.
    Bir gün beni arayıp Yusuf ile marketten geldik dedi.
    Hem kafes, hem alış-veriş zor değl mi dedim.
    Ne kafesi Yusuf gömlek cebimde gittik geldik. Biz
    aylardir böyle dolaşıyoruz. O benim oğlum dedi.
    Mutlu olmuştum. Eşim de ben de oğlumuzun
    doğumuyla pek aramaz olmustuk Yusuf'u.
    O geceye kadar iyiydi herşey. O gece 03:02'ye kadar.
    Açık olan pencereden kaçabilecekken buna
    imkânı varken kaçmayan o kuş sarsıntı ile harabeye
    dönen evde ölümü seçmişti yeni sahibi ile.
    Bu cins kuşların depremi çok önceden hissettiklerini
    öğrendim sonradan. Son görüşmemizde Dayım
    Yusuf bugün deli gibi bir içeri bir dışarı uçup uçup
    duruyor demişti. Anlamış sahibini uyarmak istemişti.
    Ama kim depremi düşünüyordu ki, kimin aklina geliyordu.
    Ve Yusuf gitmemişti, bırakmamıştı sahibini.
    Koyun koyuna buldular onları sonra.
    Dayım ve cebinde Yusuf.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük