Kalbi besleyen Coroner damarların tıkanması sebebi ile kalbin beslenmesi gereken kısmına yeterince oksijen gitmediği için kalbin oksijensiz kalıp spazm geçirmesi olayıdır kabaca ifade etmek gerekirse.
Kalp pompaladığı kanın %10nunu kendisi için kullanır, ilk kanı aslında kendisine pompalar: aorttan kalbi besleyen ve myocardın oksijenlenmesin sağlayan coroner damarlar ile bunu gerçekleştirir. Fakat bu damarlar çeşitli sebepler ile (diyabet, sigara kull., cinsiyet, obezite...) tıkanır ve damarın çapı bu tıkanma sonucu daralır. Efor halinde kalp daha fazla kana/oksijene gerek duyar ve tıkalı/daralmış olan bu damarlar kalbin ihtiyacını karşılayamaz ve belirli bir süre sonra kalbin beslenmeyen kısmı iskemik olur ve kalp krizi gerçekleşir.
Olay örgüsü bu.
ilk uyarı efor halinde gelen solunum güçlüğüdür.
Doktorlar ilk olarak cerrahi müdahale değil ilaç tedavisi denerler. Nitrogliserin dediğimiz dil altı haplar ile damarların anlık olarak genişlemesini ve kan akımını arttırmayı hedeflerler. Fakat tıkanıklık sol kalbi besleyen damarlarda ise ve birden fazla damarda tıkanıklık var ise anjio gibi alternatif çözümleri düşünürler.
En son da bypass dediğimiz cabg yani coroner arter bypass grefti ameliyatını yaparlar ve tıkanmış olan damarın beslediği alanı besleyecek şekilde başka bir damar takarlar, yeni yol açarlar.
Cabg ise fizyolojiye ters olduğu için zor ve riskli bir ameliyattır.
Yani önemli bir mevzu. Dikkat etmek lazım.
Erkekler kadınlara göre daha fazla risk altında, entry uzun oldu onu da başka bir zaman anlatırım.