zamanında inançlı ve samimi bir imanlı olan martin luther ta almanya'dan yola çıkar roma'ya doğru.
roma'ya yaklaştıkça kaldığı yerlerdeki manastırlardaki rezilliklerin arttığını gözlemler.
roma'ya geldiğinde ipin ucu kaçmıştır.
bir gün... sözde... isa'nın platus'un karşısına çıktığı merdivenler... sözde ta kudüs'den roma'ya melekler tarafından uçurularak getirilmiş ve etrafında katedral inşa edilmiştir... yarı hac misali insanların basamakları dizlerinin üzerinde çıktığı... orada bir aydınlanma gelir "naaapıyom lan ben?!" diye.
evet arkadaşım var böyle bir şey.
hatta o kadar var ki bir kaç yıl önce koskoca devlet devlet bile ciddiye aldı ve mecliste tartıştılar... imam hatipliler bile deist oluyor vs diye.
ister allahsız bir komunist, ister bir hristiyan ister müslüman... inandığı gibi yaşamalıdır.
o genç çocuk o gördüğü kişiye bakar. onun üzerinden sorgular... gördükleri üzerinden sorgular teoloji/ilahiyat üzerinden değil.
tam aksi... gördüğü örnekler adam gibi örnekse... özenir... ben de bunlar gibi olmak istiyorum der.