5 yaşında bir çocukken Mısır haşladığımız kazanın kapağını açınca içinde yüzlerce sinek ve arı ölüsü görmüştüm. Görüntü hayvanlar aleminde korkunç bir meydan savaşı gibiydi. Can çekişen arıları görünce dayanamadım ağladım. Mısır yaprağıyla kazandan çıkardım, arkadaşları yardım etsin diye bizim arı kovanlarının hemen girişine bıraktım. Görüntüye bakılırsa savaşı korkunç bir zayiat vererek de olsa arılar kazanmıştı. Sonuçta arılar üreten canlılardı, sinekler gibi istilacı ve pislik değillerdi. Bu yüzden arıları tutuyordum. En büyük hayal kırıklığını arı kovanının girişine bıraktığım arıları görünce yaşadım. Kovandaki arılar yaralı arıları içeri almadılar. Hatta itekleyerek aşağı düşürdüler. Oysa bu arılar canları pahasına sineklerle savaşmıştı ve çok büyük kayıplar vererek kazanmışlardı. Onlar benim gözümde kahraman arılardı. Ama şimdi kendi yuvalarında bile çok görülmüşlerdi.
içinde yaşadığın ülke, ilk adımlarını attığın bu topraklar, yaşadığın tüm güzellikler ve onları değerli kılan kötülükler, sevdiklerin hatta sevmediklerin bile değerlidir. Tüm bunlar seni var eden şeylerdir.
işte bu yüzden kendi varlığını korumak için tüm bunları istesen de istemesen de korumak zorundasın. Kimse tarafından kıymeti bilinmese, bu uğurda hayatını defalarca kez tehlikeye atsan, arkadaşlarının gözünün önünde öldüğünü görsen bile zorundasın.
Çünkü sen bir arısın, pisliğin içinde yuvalanmış bir sinek değil, senin yurdun kovanın, bu uğurda ölsen dahi tüm sevdiklerin güvende olduğu sürece kaybetmiş olmayacaksın.