bir garip program ve sunucusu ikilisi arasında dolanıp duran bişey...
dün akşamki konuk eski manken yaşar alptekin'di.
adam vakti zamanında bir çok şey yaptım ama geçmişimden pişman değilim zira benim bu günleri görmemi sağlayan geçmişimdir temalı bir konuşma yaptıktan sonra saba hanımın ısrarlı "hiç pişman olduğun bir şey yok mu?" soruları baya sıkıcıydı.
hac dönüşünde televizyon ekranlarına ve gazetelerin baş sayfasına konuk olan yaşar bey, gazetecileri kendinin davet etmediğini, reklama ihtiyacının olmadığını, aksine böyle bir reklam anlayışının kendisine daha önce de olduğu gibi iş kaybettireceğini filan anlattı.
yaşar bey namaza başladığından beri ne bir dizi teklifi, ne bir film teklifi ne de adam gibi bir firmadan katalog çekimi teklifi almış. eskiden iş verenler de namaz kılıyor diye iş vermemeye başlamışlar.
program boyunca saba hanım yaşar beye aralıksız gıcık sorular sordu, ben bile ekran başında sinirlenir gibi oldum bir ara bananeyse. ama yaşar bey öyle mazlum biri olmuş ki ve sorduğu gıcık sorulara öyle yanıtlar verdiki inanın ilk gördüğüm yerde tebrik edeceğim kendisini.
programın sonlarına doğru yaşar bey'den gerekli malzemeyi alamayan saba hanım yaşar bey'in kızı ayris'i çağırdı. ayris baştan çekingen davransa da sonrasında babası hakkında söyledikleri yaşar bey'in anlattıklarını ve söylediklerini tasdikler nitelikteydi.
yaşar bey 4 yaşından beri kızına kendi bakıyormuş. son 5 yılını anlatırken şöyle diyor;
"her sabah, sabah namazından sonra biraz kitap okuyorum. bu kitap genelde kur'an-ı kerim olsa da bazen başka şeyler de oluyor. sonra akşamdan kızımla konuşmamızı hatırlayıp akşam ne istediyse kahvaltıda onu hazırlıyorum. kahvaltısını yapıyor ve okuluna yolluyorum. okul haricinde de bir sürü yere gezmeye gidiyoruz beraber. hiç görmediği yerlere ilk ben götürüyorum ki, sonrasında ben ölünce buralara gelirse "buraya ilk babamla gelmiştim" desin diye"...
