rakı içenlerin kafir olduğu gerçeği

entry20 galeri
    9.
  1. "Zani bir kimse, zina yaptığı sırada mü'min olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada mü'min olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada mü'min olduğu hâlde içki içmez; insanların, onun yüzünden gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi mü'min olarak yağmalamaz." [Buhari, Mezalim 30, Eşribe 1, Hudud 1, 20; Müslim, iman 100, (57); Ebu Davud, Sünnet 16, (4689); Tirmizi, iman 11, (2627); Nesai, Sarık 1, (8, 64)

    Bu ve buna benzer hadisler büyük günah işleyenin kâfir olacağını değil, mükemmel imana sahip olmayacağını bildirmek içindir. Çünkü günahlar imanın aslını olumsuz şekilde etkilemese de, imanın kemalini etkiler. Nitekim Peygamberimiz (asm) yukarıda geçen hadisleriyle bunu bildirmiştir.

    iman ve amel, bir bütünü oluşturan parçalar değil, ayrı ayrı şeylerdir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de:

    "iman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekât verenler var ya onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler." (Bakara, 2/277)

    buyurulmuş, amel, iman üzerine atfedilmiştir. Arapça gramer kuralına göre ancak ayrı ayrı manada olan şeyler birbirine atfedilebilirler. Daha açık bir ifade ile eğer amel imanın bir parçası olsaydı "iman edenler" ifadesinden sonra "iyi iş yapanlar" denmesine gerek kalmazdı.

    iman ile amel, ayrı ayrı şeyler olmakla beraber aralarında çok sıkı bir ilişki vardır. Allah ancak olgun müminlerden razı olur. Olgun mümin olmak için de yalnız inanmak yeterli değildir. iman ile birlikte ibadet etmek ve güzel ahlâka sahip olmak gerekir. Hiç şüphe yok ki ibadet, imanın bir göstergesidir. Sadece inandım demek yeterli değildir. Kalpdeki iman ışığının sönmemesi için ibadet de gereklidir. ibadet yapmayan kimsenin kalbindeki iman yavaş yavaş zayıflar ve Allah korusun günün birinde sönebilir. Bu ise insan için en büyük bir kayıptır. iman nurunun söndüğü bir gönül, insan için bir yük olmanın ötesinde bir anlam taşımaz.

    iman ile amel ayrı ayrı şeyler olunca, akla şöyle bir soru gelir. Farz olan ibadetleri yapmamak, Allah'ın yasakladığı büyük günahları işlemek imanı nasıl etkiler? Başka bir ifade ile farz olan ibadetleri yapmayan ve büyük günah işleyen kimse imandan çıkar mı?

    Bu konuda farklı görüşler olmakla beraber Ehl-i sünnetin görüşü, farz olan ibadetleri yapmamak ve büyük günah işlemek insanı dinden çıkarmaz, günahkâr yapar. Dinden çıkmak başka, günahkâr olmak başkadır. Nitekim Ashab-ı Kiram'dan Ebû Zer (r.a.) şöyle demiştir:

    "Peygamberimize geldim. Üzerinde beyaz bir elbise olduğu halde uyuyordu. Döndüm, sonra yine geldim, uyanmıştı şöyle buyurdu:

    – Lâilâhe illallah –Allah'tan başka ilâh yoktur– diyen ve bu ikrar üzerine ölen hiç bir kul yoktur ki, cennete girmesin, buyurdu. Ben:
    – Zina etse de hırsızlık etsede mi, dedim. Peygamberimiz:
    – Evet, zina etse de hırsızlık etse de girer, buyurdu. Ben:
    – Zina etse de hırsızlık etse de mi, dedim. Peygamberimiz:
    – Evet, hırsızlık etsede zina etsede girer, buyurdu. Ben takrar:
    – Ey Allah'ın Resûlü, zina etse de hırsızlık etse de mi, dedim. Peygamberimiz:
    – Evet, Ebû Zerr'in burnu toprağa sürülse ve böylece zelil ve hakir olsa da muhakkak cennete girer, buyurdu.
    Ebû Zer (r.a.) bu hadisi rivâyet ederken: "Ebû Zerr'in burnu kırılsa da," yani istemese de Peygamberimiz böyle buyurdu." demiştir. (Buhari, Tevhid, 33, Rikak, 16; Müslim, iman, 40)

    https://sorularlaislamiye...ken-olen-kimse-imansiz-mi
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük