kadıköy de ki deniz fenerine yürünüp şarap içildiği, fenerbahçe stadının henüz eski halinde olduğu, bırak dvd player dönemlerini kasetleri pil bitmesin diye kalemle sardığımız dönemlerdi. tepedeki çimenlik ve moda nın deniz gören her köşesi bizimken üstelik bir eylül akşamı bile değilken gözümün gördüğü her göz senin gözünken yani ben daha çok gençken ellerinden tuttum ya senin artık başka bir eli tutamam dedim. Vapur sefalarında çay sigara eşliğinde geçerken diğer bir kıtaya dünya ancak bu kadar büyüktür dedim. mor elbisenle istiklal caddesi başında seni gördüğümde bütün rekler silindi kafamdan bildiğim tek renk mor dedim. gün geldi yürüyüp gittin hayatımdan tek bir cümle kuramadım. çokça zaman sonra kalktım ben bu yazıyı sana yazdım.