Her kadın diye başlamayacağım. Böyle başlayan tüm cümleler genelleme içerir; bulaşmayalım... Bu cümle de bir genellemedir; aldırmayınız.
Duygusal boşluktan kaynaklanan gurur yoksunluğundan bahsetmek istemiyorum. Toz pembe düşünmenin gebe olduğu ıslak gözlü günlerin insanlara neler kaybettirdiğine de değinmek istemiyorum. Bugün, her insanın içerisinde var olduğu, yaşanan herhangi bir duygusal-bedensel durumun isminin koyulmaya çalışılmasındaki ısrara odaklanmak istiyorum.
Kesinlik aslında her insanın olmazsa olmazı değildir; zaten olmamalıdır keza gerçekçi olmakta herkesin harcı değildir. Adı belli olan herşeyin tastamam olduğu ise asla genel-geçer bir kavram değildir. insan eksik parçalarını birleştirebilmek için yaşar zaten tamamlandığı an ile ayrılık vaktidir.
Bazı şeyler belirsizlikle güzeldir, bazıları net değilse daha hoştur. Adı konulan her duygu-durum rutinleşmeye mahkumdur. Neticede her ne ise gereken adı konulana göre yapılacaktır, gereksiz ciddiyet, istemeden umursama, yetersiz mutluluk, yapmacık tavır, kişiliğini gizleme, vakit kaybı ve daha niceleri. Sonuçta o durumun adının gerekleri yerine getirilmeye çalışılıyor.
Şöyle bir durum da var ki çokça sorulur: 'Biz neyiz şimdi? Yaşadıklarını umursamak, güzel anlarını çoğaltmaya çalışmaktan ziyade karşısındakiyle ne olduğuna takılan, onu merak eden hiçbir insanla bir bok olunamaz. O kişiyle birşeyler olsa da akılda o durumu açıklamaya çalışan beyni kurcalayan sorular olduğu müddetçe bir yola varılamaz. illa bir isim konulacaksa arkadaş kafidir, öyle de olmalıdır. Gerisini zaten zaman getirecektir. Gel gelelim isim koyma telaşesinden insanlar yaşanan yaşanmaya çalışılan tüm güzellikleri geri es geçmektedir. Hal böyle olunca da mutsuz olunmakta ve her kimle buluşulup görüşülse aynı konu gündeme gelmektedir: mutsuzum.
Klasikleşen anlardan da yakınmayan yok değildir. isim koymak için çabalayan tüm enerjisini buna harcayanlar farklı düşünememekte ve rutinleşen hayata sahip olmaktadırlar. Bir adım ötesi yukarıdakiyle yine aynı: mutsuzum.
Asıl mutluluk adı belli olmayan bir yolda yürümektir. Fakat insan, ilerlemekten ziyade daha yolun başında tabelayla vakit kaybetmektedir.
insanlar, içerisinde bulundukları durumdan zevk almasını bilmediği ve içlerinde var olan o farklı duygunun adını koymaya çalıştıkları müddetçe mutluluğa ulaşması mümkün değil.